Sidonie, ablasının kumar borçları yüzünden, hiç tanımadığı bir adamla yedi gece geçirmeyi kabul ettiğinde, sonuçları hiç de düşündüğü gibi olmayacaktır. Ablası Roberta, evliliğindeki sorunlar ve şiddet yüzünden kendini kumara vermiştir ve kocası William borçlarını öğrenirse, onu öldüreceğini bildiğinden, Sidonie'nin ablası yerine gönüllü olmaktan başka çaresi kalmaz. Yanına gittiği kişi ise, William'ın can düşmanı, Merrick ailesinin piçi Jonas Merrick'tir.
Bir nevi güzel ve çirkin hikayesine benziyordu. Jonas'ın yaşadıkları ve dışlandığında hissettikleri sonrası yanına kimseyi yaklaştırmaması, karşısına Sidonie çıktıktan sonra duvarlarının yavaş yavaş parçalanması... Jonas'ın hem bedeninde, hem de ruhunda derin yaralar vardır. Bunların nasıl olduğunu, neden olduğunu kitap içinde çözüme kavuşturuyoruz.
Eh karakterlerimiz inatçılıkta sınır da tanımadıkları için bol çekişmeli ve sonlara doğru ise bayağı olaylı bir kitap oldu.Jonas ve Sidonie'nin birbirlerine olan ihtiyaçları, Sidonie'nin beni sinir eden inadı, sakladığı sır ve sonrasında olanlar... Anna Campbell benim Mahrem kitabı ile tanıştığım bir yazar. Bu kitap ise kesinlikle devam etmemi sağlayacak. Serserinin Öpücüğü bu kitabın devamı niteliğinde. Tabi benim bu kitapta asıl merak ettiğim kişiyi yayınevi henüz çıkarmamış.
Historical sevenlerin beğeneceği bir kitap ve anlatım olduğunu düşünüyorum.