Kitapta farklı zamanda geçen, iki farklı aşk hikayesi; bana göre fantastik bir şekilde birbirine bağlayarak anlatılıyor.
1975 senesinde yaşayan Bill ile Jenny. 2013 yılında yaşayan Rob ve Lillibet.
Jenny moda danışmanı, işine aşık ve çok çalışkan bir kadın; avukat olan Bill ise mesleğinden memnun olmayan, arayış içinde bir adam. Bir gün bir şekilde karşılaşır ve kaderin onları bir araya getirdiğine yürekten inanırlar. Birbirleri için hayatları boyunca her türlü fedakarlık ve özveriyi gösterirler.
Rob küçük bir yayınevi sahibi ve bir gün olay olacak, müthiş bir kitap yayınlayacağına inanıyor; Lillibet sanki 17.yy da yaşıyorlarmış gibi hayat sürdüren Amiş tarikatının üyesi ve tüm yasaklara rağmen kitap yazıp, onu yayınlaması için bir şekilde Rob'a gönderiyor. Tabii Lillibet'in Amiş olması her şeyi zora sokuyor. Onların kavuşması imkansız fakat kaderleri bir arada olmak.
Aslında hikaye çok alışılmadık değil fakat etkilenmedim de değil. Benim için ortalarda diyebilirim. Kitabın özellikle ilk bölümü o kadar hızlı ilerliyor ki kendimi sürekli koşmuş gibi hissettim. Bir olaydan diğerine hızlı hızlı geçişler var. "Şimdi etkili bir şey olacak, sonuç bir yere bağlanacak" diyorsunuz, o kısım bir türlü gelmiyor. Ta ki bölüm sonuna kadar. Fakat orada da göz yaşlarımı tutamadım. Bir çok yerde de yazar çok tekrara düşmüş. Bazı cümleleri, şekil değiştirip tekrar tekrar önümüze sunmuş.
Dönüp bakınca uzun yazdığımı farkettim. Daha fazla uzatmadan; artısıyla eksisiyle, tüm gözden çıkarmayıp, okunabilir fakat fazla da beklentiye girmemek gerek, diyerek kitap incelememi sonlandırıyorum.