Kitabın sonlarına doğru deyim yerindeyse ''içimin yağları eridi''. Bıyık altından kıs kıs güldüm. Hayvan emeğinin sömürülmesine oldum olası karşıyımdır. Bu sebeple kitap daha da ilgimi çekti. Aslında biz insanların ne kadar çıkarcı olduğunun temsili bir hikaye. Bu eseri okumadan önce yılkılığın ne olduğunu vb. gibi konular hakkında hiç bir fikrim yoktu. Okuyarak bunları da öğrenmiş oldum. Dil konusunda biraz zorlansam da, bir solukta okuyuverdim. Benim için musmutlu bir sonla da bitmiş oldu. Ayrıca romanın iç anadolunun hangi köyünde geçtiğini bilen veya bu yönde bir tahmini olan varsa beni bilgilendirir ise çok sevinirim.