Temmuz ayının ilk kitabı, aybaşında okuyup bitirmiş olsam da ancak yeni yorumlayabiliyorum. Nedense bu ay üzerime bir rehavet çöktü, bir tembellik var üzerimde. Kitaba gelirsek; yazarın şu ana kadar okuduğum kitaplarından farklıydı kurgusu. Üç kitaplık bir serinin; ilk kitabı güzel ve akıcıydı.
Üç kız kardeş Cassie, Karen ve Nichole … Liseden sonra Cassie’nin evden kaçmasıyla bu üç kız kardeşin arasındaki bağ da kopar. Cassie şimdi otuz bir yaşındadır ve kızıyla Seattle’da yaşamaktadır. Tek isteği, geçmişi geride bırakmaktır. Kâbus gibi bir evlilikten sonra kendi ayaklarının üstünde durmayı başarır ve zor da olsa hayatını düzene koyar.
Cassie bir gün yıllardır konuşmadığı kardeşi Karen’dan bir mektup alır ve bunun aralarında yeniden bağ kurulması için bir şans olduğuna inanır.
Kızı ile kendine iyi bir gelecek verebilmek için hayatın önüne çıkardığı engellere, maddi durumundaki olumsuzluklara karşı gösterdiği çaba Cassie’nin ne kadar güçlü bir kadın olduğunu ya da daha doğrusu kendi seçimleri sonucu yaşadığı hayatın Cassie’yi nasıl güçlü bir kadın yaptığını okuyoruz.