"Tuhaf" kurgu sözü bir kitaba ancak bu kadar yakışabilirdi. Çünkü bu derlemeyi tanımlayabilecek en isabetli sözcük bu: tuhaf.
Ama kesinlikle yanlış anlaşılmasın; akıldan kolay kolay çıkmayacak, benliğinize işleyecek ve daha fazlasını arzulamanıza neden olacak bir tuhaflık bu. Hikayelerin pek çoğunu tamamladıktan sonra "Ben ne okudum?" diye sordum kendime. Ama "Niye okudum?" demedim asla... Gerçi kapağında hem Ursula Le Guin'den hem de China Mieville'den birer övgü koparan bir kitaptan daha azı beklenemezdi zaten.
Kitabın bende çok hafif de olsa Alacakaranlık Kuşağı etkisi yarattığını da söylemeden geçemeyeceğim. Benim gibi dinazorların çok iyi hatırlayacağı üzere Alfred Hitchcock'un o meşhur dizisinde birbirinden tuhaf, açıklanamaz ve ürkütücü bir sürü şey olur, bizleri hayretler içinde bırakır, ama hiçbir şey tam anlamıyla açıklanmazdı. Olanları olduğu gibi kabul etmek zorunda kalırdık. Bu da daha tekinsiz ve sevilesi bir tat katardı şova. İşte Zeplin de onun gibi, ama daha fantastik.
İyi ki okudum!