F.M.Arsal'ı henüz kitapları yayınlanmadan önce duymuş ama ilk kez "Yalnız Gözlerin İçin" le tanımıştım. Bu romanını ciddi anlamda çok beğenmiştim. Çünkü her daim beni şaşırtacak olan erkek yazar-aşk romanı ikilisi olarak beni hayrete düşüren nadir yazarlardan birisi şeklinde karşıma çıkmıştı öncelikle. İkinci olarak tam benim sevdiğim tarzda ayrıntıcı bir yazardı.Üçüncüsü ise kahraman tasvirleri muhteşem ötesi olmasına rağmen gerçekliğe de oldukça yakındı. Ama bu kitabının ardından yayınlanan diğer eserlerinde aynı tadı bulamadığım gibi bazı takıntıları beni bunaltmıştı. Zor kadını da farkında bile olmadan F.M.Arsal fanatiği olmamdan dolayı aldım sanırım.Ve bu sefer değdi.Kurguyu aynı yalnız gözlerin için de olduğu gibi işlemişti. Sürpriz gelişmelerle romanın akışını monoton ve F.M.Arsal rutininden kurtarmıştı. Ama itiraf etmem gereken en önemli beğeni nedenim ise üç favori erkek kahramanımdan birisi olan Tahir'i canlı kanlı bir şekilde bu romanda karşımda bulmamdı:)