Kitabı okurken boğucu bir kuraklık ve çaresizlik hissettim. Anımsarken dahi bu havayı hissedebiliyorum.
Güzel bir distopya. İnsanın doğayı tahrip etmesiyle birlikte başlayan su savaşları bağlamında işleniyor roman. Bir çay ustası ve kızının su kaynağını korumak için verdiği mücadele. Tabi bununla sınırlı kalmıyor. Çay seremonisi güzel işlenmişti örneğin, dostluk ve zorluklar da öyle.
Üç kısmından çok etkilendim. Ölümü bekleyiş, günümüz dünyasından kalan izler ve Noria'nın arkadaşının "bizler" için söylediği cümle:
"Onları düşünmeye değmez Noria, onlar da bizi düşünmüyordu."
Yazar bir farkındalık sağlamak istemişse en azından benim için başardı diyebilirim.
Kurguda eksikler çelişkiler olsa da güçlü bir etki bıraktı güzel bir kitaptı.