Buz Prenses romanında korkunç sırlar var ve bu sırların üzerinin, hiçbir zaman ebediyete kadar örtülemeyeceği gerçeğinin altı çiziliyor.
Korkular ve gerçekler karşısında susmak, insan ruhu öldürmektedir, Buz Prenses’te bunu da öğreniyor okurlar. Camilla Lackberg, her romanında olduğu gibi Buz Prenses’te de eşine az rastlanır bir olay örgüsü oluşturmuş ve elinizden bırakamayacağınız bir romana imza atmış. Adeta buzlarla kaplı bir dünyada içiniz ürperecek ve sayfalarca ilerlediğiniz romanda soluklarınız kesilecek.
Romanın ana karakteri Erica Falck, ünlü bir yazardır ve anne babasının beklenmedik ölümü sonrasında doğup büyüdüğü kasabaya yerleşecektir. Falck, senelerdir hiç görmeyen çocukluk arkadaşı Alex'in cesediyle karşılaşacaktır. Alex, bilekleri kesilmiş bir şekilde buz gibi bir evin banyosunda ölü halde yatmaktadır. Alex'in ailesi, Erica’dan onun hakkında bir hatıra kaleme almasını isteyeceklerdir. Erica, bu yazıyı hazırlarken Alex’in yaşamına dair ürpertici gerçeklerle yüzleşmeye başlayacak, diğer yandan kasabanın dedektifi Patrik Hedström de şüpheli ölümle ilgili araştırmalarına devam edecektir.
Son hız okuyalım artık.