Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Sırf karşıt söylem geliştirdiği için birine ''vatan haini'' demek bile artık çok kolay!
(s.27)
Özgürce konuşabildiğimiz, yazabildiğimiz ve haykırabildiğimiz gün özgürüz demektir.
(s.59)
Anne Ayşe Gökçe, ocak içinde su baskınını duymuş olacak ki, 'oğlum yüzmeyi bilmezdi, suyun için de ne yaptı?'' diye sordu gazetecilere.
(s.70)
Merak ediyorum diye başlayan her soru düşünmenin, özgür ve sorgulayan bir aklın göstergesidir. Birilerinin, sahibiniz olmasına engel olur.
(s.74)
22 yaşındaydı Recep, beş ay sonra terhis olacaktı. Erzurum da yapılan cenaze töreni esnasında akrabalarından biri kendini tutamayıp haykırdı, '' Sayın cumhurbaşkanı bunu bilsin; ben bunu bu yaşa getirene kadar ne çektim biliyor mu? Allah'tan hiç mi korkmuyor? Kardeşi kardeşe kırdırıyor.'' dedi. Bu sözlerin söylenmesinden birkaç gün sonra şehit yakınına cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma başlatıldı.Yolunuz bir gün Erzurum'un Karaçoban ilçesinin Kırımkaya köyüne düşerse, şehit er Recep Beycur'un kabrini mutlaka ziyaret edin.
(s.196)
Yarınlarda, daha mutlu, daha huzurlu ve daha güvenli bir dünya ve Türkiye'de buluşmak umuduyla...
(s.382)
Toplumun bir bölümü bu tarz söylemlere alıştırıldı. Kaldırıldık, aldatıldık, ne istediler de verilmedi gibi laflar siyasi gücün birkaç yıldır önemli bir savunma mekanizması haline geldi. Sorun ülkeyi yönetenlerin "aldatıldık" diye bir ifadeyi politik literatürün içine yerleştirip bunu toplama alıştırmalarında.
Yoksa herkes aldanabilir! Fakat bireyin kanması ile yönetenlerin kanması aynı kapıya çıkmıyor. Biri kendine ve sınırlı çevresine zarar veriyor, diğerinde aldanmanın faturasını milletçe ödeniyor. "Niçin her seferde kandırılıyor?" sorusunu yöneltmekse sorgulayan kafalara düşüyor!
(s.191)
Türkiye'nin bağımsız bir basına kavuşamamasının yegane nedeni; geçmişte, bugün ve yarında varlığını sürdürecek olan iktidarlarla arasına mesafe koyamayan bazı patronlardır!
(s.26)
Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin lideri Mahatma Gandhi, "Barışa giden yol yoktur. Barışın kendisi bir yoldur," diyor. Bu derin felsefe taraflarca kabul edilmediği sürece ne Anadolu ne Ortadoğu coğrafyası huzura kavuşur. Barışın kendi yolunda cesaretli olmak gerekiyor!
(s.23)