Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Tekerlekler üzerinde kayan zindanımın karanlığında, yorgunluğumun ta derinliklerinden gelişmişçesine, sevdiğim bir kentin, kendimi mutlu hissettiğim belli bir saatin bütün bu alışılmış gürültülerini eskisi gibi, bir bir bulur gibi oldum. Gerginliğini yitiren havada, gazete satıcılarının sesi, küçük parktaki son kuşların ötüşü, sandviç satıcılarının bağrışması, kentin yüksek dönemeçlerinde tramvayların çıkardığı iniltili gıcırtılar ve göğün daha gece limanın üzerine çökmeden önceki uğultusu, bütün bunlar benim için cezaevine düşmeden önce bildiğim gözü kapalı bir gezintiyi düzenliyordu. Evet, bu saat, bundan çok zaman önceleri, kendimi mutlu hissettiğim bir saatti. Beni o zamanlar bekleyen hep hafif ve deliksiz bir uykuydu. Ama yine de bir şeyler değişmişti. Yarını gözlerken kendimi yeniden hücremde buluverdim. Yaz göklerinde uzanıp giden o bildik yollar insanı günahsız uykulara da zindanlara da götürebiliyormuş demek. "
Albert Camus - Yabancı
Yabancı
Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. “Bence bir ama istersen evleniriz,” dedim. O zaman, kendisini sevip sevmediğimi öğrenmek istedi. Bir başka zaman da söylediğim gibi, “Bunun bir anlamı yok, ama herhalde sevmiyorumdur.” diye karşılık verdim. (...)
Her tür kesinliğe karşı, insanların öldürülmesinin sineklerin öldürülmesi kadar gündelik sayıldığı şu anlamsız dünyayı tanıdığımızı sakin sakin yadsıyorlardı; şu sınırları iyi çizilmiş vahşiliği, şu hesaplanmış çılgınlığı, (…) şu ölüm kokusunu, öldürmediği herkesi şaşkına çeviren şu ölüm kokusunu, son olarak da bir bölümü her gün bir fırının ağzına yığılmış, yağlı kokular çıkararak havaya karışan, öteki bölümü de güçsüzlük ve korkunun zincirlerine vurulmuş kendi sırasını bekleyen şu şaşkına dönmüş insanlardan olduğumuzu inkar ediyorlardı...
uyumsuzluk (absürd), tanrısız günahtır.
sisifos söyleni
"Herhangi bir kimsedeki erdemler, nasıl oluyordu da bir suçlu aleyhine ezici bir kanıt olabiliyordu?"
Yabancı
"yine sustuktan sonra, ne kadar tuhaf bir adam olduğumu, beni kesinlikle bunun için sevdiğini, ama belki günün birinde yine aynı nedenlerden ötürü benden nefret de edebileceğini mırıldandı. bunlara ekleyeceğim bir sözüm olmadığı için susuyordum. gülümseyerek kolumu tuttu "seninle evlenmek istiyorum." dedi. ben de "ne zaman istersen evleniriz." dedim."
Yabancı, s.47
Bir akşam, dalgın dalgın hoş bir kitabı karıştırırken, bir an bile duraksamadan: 'Tutkulu ruhların çoğunda olduğu gibi, hayattaki inancının tükendiği an gelmişti.' cümlesini okudum. Bir saniye sonra, cümle içimde bir kez daha yankılanıyordu ve gözyaşlarına boğulmuştum.
"Kulağımı yüreğimin atışına veriyordum. Bunca zamandır bana arkadaşlık eden bu gürültünün durabileceğini bir türlü aklım almıyordu."
Yabancı
“ Kadın dostlarımızın Napolyon Bonapartla şu ortak yönleri vardır ki , herkesin başarısızlığa uğradığı yerde başaracaklarını sanarlar hep..”
DÜŞÜŞ
“ Baba ocağından uzakta , öfke dolu bir tinle dolaştın, denizin çifte kayalarını aştın ve yabancı bir toprakta oturuyorsun..”
YAZ