Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Ben çocukluğumdan beri 15.000 civarında kitap okumuşumdur. Eğer zekanız normalin üzerindeyse, - dahi olmaktan bahsetmiyorum- algılama hızınız; birde çocukluğunuzdan itibaren okuyorsanız okuma hızınız oldukça yüksektir. Atatürk'ün zekası dahi sınıfındandı bunu tartışmaya gerek yok. O nedenle kütüphanesinde gördüğümüz kitaplardan çok daha fazlasını hatta on kitapların belki 5-10 katını okuduğunu düşünebiliriz. Parası olmadığı için ödünç alıp okuyup geri verdiği kitapları, savaşlarda kaybolan kitaplarının tutarını bilmiyoruz. Sadece kütüphanesi ile Mustafa Kemal Atatürk'ün okuduğu kitap sayısını değerlendirmek mümkün olamaz. M. Kemal Paşa Çankaya'daki kitapların çoğunu Ankara'ya yerleştikten sonra toplamıştır. Bir de Atatürk'ün okuduğu her kitabı okumuş her insanın onun anladığı ve sonuç çıkardığı kadar kitapları anlayabilir mi bir de onu düşünmek lazım.
Leonardo Da Vinci ile yaşamış bir sürü çok yetenekli sanatçı var ama hiç biri mimar, mühendis, mucit, matematikçi, anatomist, müzisyeni, heykeltıraş, botanist (bitki bilim), jeolog, kartograf (haritacı), yazar ve ressam olarak eserler vermedi. Çünkü Leonardo Usta'nın zekası tüm çağdaşlarından ötedeydi.
Atatürk içinde aynı şeyi söyleyebiliriz. Çok iyi bir asker, savaş stratejisti (savaşı kazanmak için yeni stratejiler geliştiren), devlet adamı, politikacı, dış politika uzmanı, ekonomist, propagandacı, reklamcı, iyi bir salon adamı (yabancı diller bilen, iyi dans edebilen, saray ve teşrifat protokol kurallarını bilen)'ydı. Bütün bunlar önce büyük bir zeka, okumak, eğitim almak ve düşünmek ile olur. Çünkü Atatürk'ün yetiştiği dönemde dil kursları yoktu. Osmanlı'da propaganda ve reklamcılık konusu bilinmiyordu bile. Avrupa'da bile bu günkü algılandığı şekli ile bilinmiyordu. Atatürk Devrimler ve Türkiye Cumhuriyeti ülküsünü çok başarılı bir reklam ve propaganda yöneti ile hem ülke halkına hem de dünya devletlerine kabul ettirdi.
Son yıllarda Musafa Kemal Atatürk hakkında yazılanların çoğu aklıma Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'in Büyük Yalan olarak bilinen tekniğini hatırlatıyor.
Bize has bir özellik mi bu, sadece eylem üzerinde durmak fiili? Sayılara takılmak, sayılar üzerinden ahkam kesmek.
Bu indirgemeci yaklaşım çağdışı. Görünen köyün kargadan kılavuzu. Basit, anlaşılabilmesi mümkün şeylerin berraklığını gölgelemek için üretilmiş suni sis perdesi. Şu kadar açık başka bir şey var mı: Üretmek için tüketmek gerekir.
Ömrünü, akıl baliğ olduğundan itibaren üretmeye adamış kişiler nasıl tüketmeden yaşayabilirler ki? Bu makinenin yağı nereden geliyor? Üç adım sonra tıkırdamaya başlamaz mı dişliler, yağsız, paslanmış olarak.
Ki bahsettiğimiz son anına kadar diri bir şuur. Bu şuurun temel besini elbetteki, basılı kaynaklar.
Kitap okumak deyimi, benim gibi kitap yaşı henüz 10-12 yaşlarında olanlar (belki o kadar bile yokum) için geçerli bir eylem adı. Onlar,Atatürk'ün de içinde bulunduğu dehalar, onlar okumaz. Onlar yaşar. Onlar için pek çok temel hayat gereksiniminden ötedir okumak.
Bir fikir adamı, bir eylem adamı, bir ilim adamı, bir idare adamı (...)olarak Atatürk'ü, okumak fiilinden ayrı düşünmek en büyük yanılgıdır. Bunu sayılara indirgemek ise kusura bakmayın ama biraz cahillik. (söz meclisten dışarı).
Kaç kitap okuduğunun ne önemi var mühim olan anlamak.
Ben belirli bir sayı verilmesini sevmiyorum,insanın direk saydınız mı diyesi geliyor,o bir kenarda kalsın Atatürk'ün kitap okumayı çok sevdiği ve özellikle tarihe çok meraklı olduğu söylenir hep.Anıtkabir ve sair müzelerde bir sürü kalın Fransızca kitap görebilirsiniz Atatürk'ün okuduğu zamanın şartlarına göre bu kadar araştırmacı bir ruh görmek etkileyici ama zaten gençliğinden beri böyle orijinal fikirlere sahip olmasını açıklıyor diye düşünüyorum.Bir de eskiden şuanki dikkat dağıtan etkenlerin olmadığını göz önüne alırsak bu kadar devrim niteliğinde yenilik yapmış biri için neden olmasın?
Atatürk’ün çocukluğunda başlayan kitap tutkusu, savaş zamanı cephede bile sürmüştür. Sırtından üniformayı çıkarıp sivil hayata geçince okumaya ayırdığı zaman daha da arttırmıştır. Atatürk’ün hizmetinde bulunanlardan Cemal Granada, Atatürk’le Vasıf Çınar arasında geçen bir konuşmayı anlatırken; O’ndaki okuma alışkanlığının çocuk yaşlarda oluştuğunu belirler.Atatürk’ün elinden boş zamanlarında tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar’ın biraz canını sıkmış olmalı ki, Atatürk’e şöyle dediğini duydum;
- Paşam!.. Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın? Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi: -Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.’
‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.’ diyen Atatürk’te okumak, araştırmak bir tutkuya dönüşmüştür. Atatürk, geniş bir kültüre ve pek çok eserden oluşan bir kütüphaneye sahiptir. Zengin kütüphanesi sayesinde kitap okumak, araştırma yapmak, düşünce üretmek, araştırdığı, düşündüğü konuları tartışmaya açmak, O’nun gündelik hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Hâkim Cengiz Otacı Atatürk’ün en çok tarihe ilgi duyduğunu şu şekilde belirtmiştir:‘Manastır idadisinde tarih öğretmeni Mehmet Tevfik Bey sayesinde tarih en çok ilgilendiği saha olmuştu. Atatürk’ün ileriki yıllarında kitaplığının çoğunluğunun tarih kitaplarından oluşması, onun tarihe ve ulusal bilince verdiği önemi göstermektedir.
evet nesferatu'nun diyeceğini ben de diyecektim : anıtkabir'deki kitaplığı bunu doğruluyor gibi ... bazı kitapların altı çizilmiş bazılarının yanına notlar alınmış . hepsi okundu mu bilemeyiz ama tabii ki hayatı bağlamında ele alırsak büyük olasılıkla okunmuş .
bir de şöyle bir hesap yapalım : 1938 - 1881 = 57 . 57 yılın ilk on iki yılını kitap okuyacak yaş olarak almazsak geriye 45 yıl kalır . 45 yıl 45 x 365 = 16425 gün eder . savaşlar , devlet işleri , hayat gailesi ve diş fırçalama zamanını hesaba katarak beş günde bir kitap okumuş olsa 16425 : 5 = 3285 kitap eder . demek ki 3 ile 4 bin arası kitap okumak mümkün bu kadar zamanda .
son olarak da kitabı içinde sesli okumadığı ve sadece görerek anladığı için "her gün kahvaltıdan önce bir kitap okuyan insanlar " bile var. okuma hızları insandan insana da farklılık gösteriyor . bu da etkili olabilir tabii ki . :)
bırakın bu safsataları Atam'ın icraatlarına, devrimlerine, ilkelerine bakın. ne kadar sayıda kitap okuduğunu, yaptığı işlerden zaten anlayamıyor musun güzel kardeş?
Anıtkabir müzesinde gördüğüm kadarıyla kütüphanesi oldukça kalabalıkmış eminim bir çoğunu okumuştur. Kitapların konusu dil ve tarih ağırlıklı..
Trueblue çok haklısın Yaptığın güzel açıklama içinde çok teşekkürler. Bu cevap yeterli bir çok kişi için.
Çanakkale savaşlarında dahi kitap okumadığı gün olmadığı bilinirken çok da imkansız değildir..
Bence Atatürk Türkiye'yi kurtarmaktan vakit bulamamıştır o kadar çok kitap okumaya.