Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Insan düşünmek isteyerek düşünemez. Düşünmek zordur ve çaba gerektirir. Insan kalabalıklar içinde ne kendi gibi düşünebiliyor ne de kendi gibi davranabiliyor. - sayfa 104
Bir ergenin en çok utandığı şey genellikle ailesi oluyor. Çünkü en çok kendinden utanıyor. Bir ergenin ailesiyle yüzleşmesi, aslında kendisiyle yüzleşmesi demektir. - sayfa 63
Bütün hayatımızı belirler çocukluğumuz. Orada aldığımız kodlar bizi biz yapan en önemli değerlerdir. Korkak bir çocuksanız korkak bir büyük olursunuz, isyankar bir çocuksanız isyankâr bir büyük olursunuz, bu böyle devam eder gider... Bir insanı anlamaya çalışırken genellikle ya çocuklara bakarım ya da kendi çocukluğumu düşünürüm. Çocuklarda bütün insanlığım en saf, en duru halini bulurum ve bu bana yol gösterir. Antropologparın ilkel kabileleri incelemesi bu yüzdendir. Ilk insanların davranış modellerini bulurlar ilkel kabilelerde. - sayfa 53
Ekmek Tadı
Biz her yemeğin yanında
O kadar çok ekmek yedik ki...
Yediğimiz hiçbir yemeğin tadına varamadık.
O yüzden
Bizde her şey ekmek tadındadır. - sayfa 50
Deniz hep özgürlük simgesidir edebiyatçılar ve sanatçılar için. Peki, bir balıkçı nasıl bakar denize bunu bilir misiniz? Balıkçı için deniz, ekmek kapısıdır. Çocuğuna götüreceği bir oyuncaktır. Her gün fethedilmesi gereken hırçın ve oynak topraklardır. İliğine kadar işleyecek soğuk rüzgardır. Bir balıkçının gözüyle kaç edebiyatçı bakabilmiştir ki denize? Bir balıkçı için deniz, ayaklarının halatla bağlanması demektir bitmek bilmeyen bir suya. Balıkçılar o yüzden bağlıdır denize. Sanatçının özgürlük imgesi dediği, balıkçının mahpusluğudur...Büyük şehirde yaşayıp da, ne muhteşem dedikleri taşra hayatı da buydu benim için işte.- sayfa 16-17