Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Bir eserin basitliğini neyle ölçüyorsunuz, onu bilemem. Ancak, akılda kalmayı haketmesi için, yaşamın içinden olması ve kendi samimi doğrularını söylemesi yeterlidir bana göre. Bu kitapta hoşuma giden bir başka yön ise, belli gelişim çağlarında, insanların duygu değişimlerinin bir ölçüde olsa ortak yansıması ve bir yazarın kendi yaşayıp hissettiklerini mercek altına alıp yaşam felsefesini özetleyen bir kitap oluşturmuş olmasıdır.
Çok basit bir eserdi açıkçası,akılda kalmayı hakettiği konusunda şüpheliyim.
Her zaman çalışma arkadaşlarıma şunu söylemişimdir:
Iyi biri olup olmadığınız ancak sizin altınızda biri çalıştığı zaman sizin ona davranışınızdan belli olur...- sayfa 279
Birileri omzumdan tutuyor ve dur diyor. Arkamı dönüyorum, Bay Hayat.
Dur ve bildiğin, bilmediğin, bilemeyeceğin, yakında öğreneceğin, her şeyi ama her şeyi tekrar düşün diyor.
Bay Hayat...
Tüm öğrendiklerim veya yanlış olduğunu bildiğim halde bile bile kendimi doğruluğuna ikna ettiğim, doğru olduğunu bildiğim halde, kulaklarımı tıkadığım ne varsa...
Bay Hayat tarafından tüm çıplaklığı ile ve acımasızlığıyla önüme seriliyor. Trajedi demek budur işte. Her şeye apansız yakalanmak. - sayfa 277
Bu şehirde yalnızlık yasaktır ama fiziken yalnızlık yasaktır, ruhen hep yalnızsındır.
Bu şehirde kalabalıklar yalnızlığın kalın perdeleridir. - sayfa 270
Şehirler Üzerine
Peki, bir şehir nasıl sevilir dostum? O aptal turistler gibi her yerinin fotoğrafını çeksem benim olur mu? Aptal aptal baksam suratına, birazdan ayrılacağımı bilerek, benim olur mu o şehir, ne dersin? Peki, ben bu şehri anlatmaya çalışayım o zaman. Önce haritaların göstermediği çıkmaz sokaklarına girdim senin, gece sokaklarında gezdim, ıssız, korkulan. En kendine has kokusunu çektim içime çöplerinin, bir çocuk ağladı bilmediğim bir dilde, kaldırımlarına oturdum kaybolduğum sokaklarında, en izbe otellerinde uyudum, kendimin bile ıssızlığında.
Bir şehri şehir yapan,
Ne ışıklı vitrin camları, ne gösterişli yüksek binaları, ne de yürüyemediğim yasaklanmış parkları.
...
Bir süngerin suyu emmesi gibi, emdiği anıların toplamıdır.
...
O şehrin soğuğudur, sıcağıdır, kum fırtınasıdır gözlerimi acıtan.
...
O şehrin güzel zamanı değil, en zor zamanıdır.
Bir şehir beklenir dostum, yıllarca beklenir. Bir şehir gitmeden önce içinde büyütülür.
Bir şehri şehir yapan, şehrin kendisi değil, o şehre verdiğin anlamdır.
Işte o yüzden aptal turistler, ancak birkaç kare fotoğrafa sığdırırlar anılarını, unutmamak için yaşadıklarını.
Bense içimde büyütürüm ve en güzel yerini kendime saklarım.
...
Her insan zaman zaman hiç bilmediği bir kente gitmelidir.
Bilmediğimiz kentler, negatif aynamızdır.
Kendi tenhalığımızı kşfedeceğimiz bir ayna.
Sahip olamadığımız ve olamayacağımız şeyleri göreceğimiz bir ayna. - sayfa263 -264
Istanbul' da nasıl her tür suç ve suçlu bulunursa, her türlü sokak da bulunur. Her tarafından asalet akan sokaklar gibi, suçlu, düzenbaz sokaklar da vardır. Namuslu sokaklar olduğu gibi, ahlak konusunda hiçbir fikri olmayan genç sokaklar da mevcuttur. Her zaman saygın, her zaman pis,.her zaman akıllı sokaklar olduğu gibi, işçi, çalışan ve oldukça köylü sokaklar da mevcuttur...
Örneğin Eminönü geveze bir kadındır. Güzel ama yaşlanmış, bakımsız ama geveze bir kadın...
Istiklal Caddesi, gündüz içine kapanık genç bir oğlan çocuğuyken, gece ışıklar saçan bir ...ye dönüşebilir. Rumelihisarı hayalci bir öğrenci ise, Bağcılar posbıyıklı bir seyyar satıcıdır. Anlayacağınız Istanbul şurada genç bir kadınken, bira ötede yaşlı ve yoksuldur. Boğazda paranın ve güzelliğin saltanatını sürerken, iki sokak ötesinde, çöp toplayan çocuklarıyla ...bir velet olabilir. Ve bütün bu telaşlar sokaklardan birazdan dökülecek gibi karşımızda durur da durur...Bu şehir ne uyur, ne de uyandırdı.
- sayfa 258 -259
Şehrin bende ilk uyandırdığı duygu, evrende bir toz zerreciği olduğumdu. - sayfa 257
Aynada sürekli kendine makyaj yapan bir kadın gibidir Istanbul, uzaktan çok güzel, yakından soğuk ve yorucu...- sayfa 255
Görkeme verilmiş sözü varsa kişinin, rahatla yetinmeye hakkı yoktur...- sayfa 248