Kitap Ağacı

"..hala hayattan beklediği bir şeyler var, başına bela olan birini uçurumdan aşağı itmenin hiçbir şeyi çözmeyeceğini anlayamıyor." Sf.164

''Özgür sözcüğü Yenisöylem'den çıkarılmış değil ama yalnızca ''Sokağa çıkmakta özgürsün'' ya da ''Ormanda özgürce gezebilirsin'' gibi deyişlerde kullanılabilmektedir. Eskiden olduğu gibi ''siyasal özgürlük'' ya da düşünsel özgürlükler artık birer kavram olarak bile kayıplara karışmış, o yüzden de adlandırılmalarına gerek kalmamıştır. '' S.19

''Savaş Barıştır.
Özgürlük Köleliktir.
Cahillik Güçtür.'' S.28

''Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye birşey yoktur'' S.30

''Gelecek ya şimdiye benzeyecekti, ki o zaman ondan haberi bile olmayacaktı ya da şimdiden farklı olacaktı, ki o zaman da içinde bulunduğu durumun hiçbir anlamı kalmayacaktı.'' S.31

"Bayan Parsons otuz yaşında olmasını karşın daha yaşlı gösteriyordu. Yüzündeki kırışıklıklara toz dolmuştu sanki."

ilerleyen sayfalarda;

"Winston, oturma odasının daha aydınlık ışığında, kadının yüzündeki kırışıklıklara GERÇEKTEN toz dolmuş olduğunu hayretle farketti."

"Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir." (sf.106)

"Güzelim kestane ağacının altında
Ben seni sattım, sen de beni havada.
Onlar yatar orada, bizler burada
Güzelim kestane ağacının altında."
(Sf.102)

''Düşünce suçu ölümü gerektirmez.
Düşünce suçunun KENDİSİ ölümdür. S.52

''Bağlılık düşünmemek demektir. Düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir.'' S.78

''Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.'' S.95

''Proleterler ve hayvanlar özgürdür'' S.97

''NASIL'ını anlıyorum, NEDEN'ini anlamıyorum.'' S.105

''Belki de deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı.'' S.105

''Özgürlük iki kere iki dört eder diye bilmektir. Buna izin verilirse arkası gelir''

''Her zaman neşeli görünürüm, asla görevden kaçmam.Kalabalık bağırıyorsa ben de bağırırım. Güvende olmanın tek yolu bu.'' S.150

''Tulumları kızın üstünden çekip aldı, pürüzsüz beyaz gövdesini seyre daldı. Eskiden bir erkek bir kızın bedenine bakınca safça baştan çıkardı,diye geçirdi aklından. Oysa artık katıksız aşk ya da katıksız şehvet diye bir şey kalmamıştı. Herşeye korku ve nefret karıştığı için,artık hiçbir duygu katıksız değildi. Sevişmeleri bir savaş, doyumun doruğuna varışları bir zafer olmuştu sanki. Parti'ye indirilmiş bir darbeden farksızdı. Siyasal bir eylemdi.'' S.155

''Küçük kurallara uyarsa, büyük kuralları çiğneyebilirdin'' S.158

''Ölümle yaşam aynı kapıyı açar.'' S.165

''Ölümden önce yaşamak zorunda oldukları dehşet, İki kere ikinin dört etmesi kadar kesin bir biçimde onları bekliyordu.'' S.169

''Akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez.'' S.249

"Düşüncesuçu, ölümü gerektirmez: Düşüncesuçunun KENDİSİ ölümdür." sf.52

"İki dakika nefretin en korkunç yanı , insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı..." sf. 38

NASIL'ını anlıyorum : NEDEN'ini anlamıyorum !

"Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir." Sf. 78