Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
‘’ Okuduğu imam mektebinde, Tayyip Bey'in teori olmadan bilim, bilim olmadan teknoloji, teknoloji olmadan da anladığımız anlamda insan yaşamı olamayacağını anlama şansının çok olmadığı açıktır.’’
‘’ İlhan Bey, Türkiye'yi çok büyük bir felakete sürüklediğine benim de inandığım bir hükümete, toplumun hemen tüm kesimlerinin günlük çıkarları uğruna nasıl teslim olduklarını açık açık söylüyor. Ümidi, bu hükümete desteğin %60' a varması ve bu suretle halkımızın aklının başına gelmesi.Ben aziz dostum İlhan Bey kadar ümitli değilim. Tüm dünyayı ve yaşamı yalnızca gündelik parasal kazanç, cinsellik ve öbür dünya açısından görebilecek kadar bilgisizlerin egemen olduğu bir toplum öyle bir seçim zaferini kuşkusuz tutulan yolun doğruluğuna yoracaktır. İçinde Treitl'lerin olmadığı bir toplum,bilgiye dayanan akılcı kararları verebilecek bir toplum değildir.Bekleyip, görelim. Umarım haksız çıkarım.’’
‘’ Popper, Einstein ile (ve tüm modern bilim insanlarıyla) birlikte şunu söylüyordu: Sonsuz miktar ve güvenilirlikte gözlem yapmamız imkansız olduğu için, hiçbir genel iddianın kesin doğruluğu ispatlanamaz. Ama bir varsayımın tek bir çıkarımının yanlış olduğunun görülmesi o varsayımı çöpe atmaya yeter. Dolayısıyla bilimsel varsayımların değerlendirilmesinde bir tekyanlılık vardır: Bunlar tek bir gözlemle yanlışlanabilirken, ne kadar gözlem yaparsanız yapın doğrulanamazlar. O zaman bilimin görevi mümkün olduğu kadar çok varsayım üretip, mümkün olduğu kadar çok gözlemi açıklayıp yanlış varsayımları bir an önce eleyerek gerçeğe sürekli ama asla tam değemeyecek şekilde (yani asimtotik olarak ) yaklaşmaktır. ’’
‘’ Önüne geleni okuyucunun önüne atmak, topluma faydadan çok zarar verebilir. Liberal felsefenin en önemli savunucusu ve kuramcısı Sir Karl R. Popper, İtalyan gazetesi Giancarlo Bassetti'nin yaptığı bir röportajında televizyonun mutlaka kamu kontrolüne alınması gerektiğini söylemişti. Sanırım aynı şey yayımcılar için de geçerlidir. ’’
‘’ Deprem, sel, heyelan, kuraklık, tuzlanma ve daha nice doğa felaketiyle ancak doğa bilimlerini anlamış kişiler mücadele edip sizi ve çocuklarınızı koruyabilir: Modern biyolojinin temeli olan Darwin Kuramını ateistlerin inancı sanan zır cahiller değil! ’’
‘’ Bugün İslam kültürü hakkında otorite olan en önemli bilim adamları, Müslüman olmayan ülkelerde yaşamaktadırlar. Bunun nedeni, İslam ülkelerinin 14. Yüzyıl'dan beri bilime sırt çevirmiş olmalarıdır. Bilimsiz hiçbir şey olmayacağı gibi, din de olmaz. ’’
‘’ Ben Fuat Hoca' nın eserini, eser yazılırken, bazen onun yanında okumak ayrıcalığına ulaştım. Yetmişin üstündeki bu heyecanlı delikanlının etkisinde kalmamak mümkün değil. Aydın, bilgisi uçsuz bucaksız, müthiş bir yaratıcı zekaya malik bu büyük bilim adamı ve öğretmenden ebced hesabını öğrendim, Ma'mun haritasını baştan daha detaylı olarak İTÜ'de Ufuk Tan'nın yardımıyla bilgisayarda çizdik. Ancak başka işlerimin ağırlığı Hoca'ya istediği yardımı yapmama engel oldu. Başladığımız işi bitiremedik, ona mahcub olduk. Fakat bu arada ben Fuat Hoca'dan çok şey öğrendim. ’’
‘’ Ancak bu konuları Tayyip Bey ile konuşmak, dediğim gibi, beyhudedir. Zira kişinin takdiri iktidarıncadır. İçinden geldiği ve ne yazık ki içine saplanıp kalmaya artık mahkum göründüğü
mütevazı kırsal çevrenin imkanları onun dünyayı bir okumuşun gözlerinden görmesine ve tatmasına olanak tanıyamaz. Avrupa kapılarında kralların ayağımıza geldiği günlerden bugün istenmeyen misafir durumuna düşürülmüş olan ülkemizin talihsizliği ise onu altmış yıldır okumuşların değil, Tayyip Bey'lerin yönetmesidir. Halkımız bir yolunu bulup bu acı kaderi değiştirene kadar Tayyip Bey'ler uygarlık değerleriyle alay etmeye ve ülkemizi ve milletimizi alay konusu yapmaya devam edeceklerdir.’
‘’ Fuat Bey'in Almanya'da ne işi var diyeceksiniz. Hele ki İstanbul bu denli zengin el yazması koleksiyonlarına sahipken. Ee, biz kendisini 1 960'da doçentken üniversiteden kovmuşuz ... Nedeni de kardeşi Refet Sezgin'in Demokrat Partili olması! Fuat Hoca'nın politikayla ilgisi? Şimdi olduğu gibi o zaman da sıfırmış. Peki Türkiye bu büyük evladından özür diledi mi? Ona ödüller, onur doktoraları verdi mi? Yoo! Onu Avrupalılar yapıyor. Eh, biz daha Avrupa Birliği' ne giremedik malum. Sonra da bizi niye almazlar diye salak salak birbirimize soruyoruz. Avrupa, Fuat Hoca gibi değerleri topluyor, değersizleri de dışarıda bırakıyor. Değerli olabilmenin ilk adımı, kendi değerlerini tanıyıp ülkede değerlendirebilmektir, onları ülkeden kovmak değil. ’’
‘’ Fuat Bey'in sohbetlerimizde sık sık dile getirdiği bir arzusu da bu eserin Türkçe'ye çevrilerek Türk okuyucusuna ulaşması. Türkiye'de İslam'ın ne yazık ki pek yaygın olarak onun şimdi güıya sözcülüğüne yeltenen cahil yobazlarca temsil edildiğini, İslam uygarlığını gerçekten öğrenmiş kişilerin bunu halka daha yaygın bir şekilde anlatması gerektiğini bıkıp usanmadan söylüyor. "Eğer geçmişi adam gibi öğrenirsek," diyor, "belki bir miktar aşağılık kompleksinden ve boş böbürlenmelerden kurtuluruz." Atatürk'ün buna büyük önem verdiğini ve bu uğurda çok çaba harcadığını da ekliyor. ’’