Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

Din Nedir-Tolstoy

Tartışma Cevapları
« geri 1 2

1 ile 10 arası cevap gösteriliyor, toplam 20 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Gençler uzun bir aradan sonra cevap veriyorum. Başınıza gelmiştir belki, bazen insan tüm sanallıklardan gerçeklere sığınmak istiyor. Her neyse...
Skovorodnikof; örneklendirmelerindeki gaye nedir? Sonuç ne? Sonuç canlılar dünyasında hayvanlar alemine mensup olmaksa buyurun olun. ben ve benim gibi düşünen eşrefi mahlukat olan insan kardeşlerimiz yerimizden memnunuz.

Furkan; Değiştirilmiş ayet diye birşey yok. Sanırım yanlış anladın. Değiştirilen Furkan' dan (Kuran-ı Kerim) önce indirilmiş 3 büyük kitap. Bilirsin; Zebur, Tevrat, İncil. Değiştirilme sebepleri, haşa Allah (c.c)'nin onu koruyamamış olması değil. İnsanların dünyevi gayeleri için, dindar insanları yönetmek maksadıyla kitapları kendilerine uydurmaları. Elbette Allah (c.c) dileseydi onlara dokunulmasına izin vermezdi. Tıpkı Furkan'a olduğu gibi onlara da mukaddes kalkanını gererdi. Ancak bu kitaplar son kitap olmadığı gibi, peygamberleri de son peygamber değildi. Kullarını bu konuda serbest bırakan yüce yaradan son kitabını koruma konusunda yemin ediyor. Tabi ki bunlar inan insanları bağlar. Ona tabi olan insanların meselelerdir bunlar. İnanmayan insanların bu gibi meseleleri yoktur.
Milyar insan varsa milyar düşünme biçimi vardır. Allah dileseydi herkesi kendine tapacak şekilde programlar o şekilde dünyaya getirirdi. Oysa insanlar inanıp inanmamakta, inandığını farklı yorumlamakta serbest. Peki doğru olanı yanlış olandan nasıl ayırt edeceğiz? Müslümanın ilk rehberi Kuran-ı Kerimdir, sonra Hadis gelir. Müslüman kendisine bu rehberlere bakarak şekil verir. Etrafındaki dünyayı onların ışığında anlamaya çalışır. Peygamber Efendimizin hayatı hikaye değil. O Yaşayan Kuran. Aynı zamanda kul. Samimi Müslüman belirli zaman dilimine sığdırdığı naçiz aklını O rehbere göre şekillendirirse en güzelini yapmış olur.
Müslümanlık kasap dini değildir. Kimse kimseyi zorla bir dine mensup etmemiştir. Pek çok çile sonrasında o noktaya gelinmiştir. Belli ki dinler tarihini okurken işinize yarayanı alıp diğerlerini görmezden gelmişsiniz. Hz. Muhammed (sav) durup dururken insanlara savaş açmamıştır. Bilakis dünyevi zevk ve sefalarının elden gideceğini anlayanlar onları buna mecbur bırakmıştır. Pek çok aşağılamaya, hakir görülmeye, şiddete maruz kalan Ashab bunların hepsine göğüs germiştir.
Cidden üzülüyorum. Benim güzel dinimi, benim güzel peygamberimi anlamaktan uzak akıllara. O bir derya iken ondan nasiplenmeyen, çöllerde bir kum tanesi olmayı seçenlere. İnandığım Allah'a dualarımla.....

10 yıl     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

İkinci açıdan bakalım bir de. Varsayalım ki dinlerde bahsedilen ahlak mükemmel olsun, günlük yaşamı son derece iyi şekilde ayarlıyor olsun. Yani yukarıdaki saydıklarım yerine "Her insan eşittir, kölelik kabul edilemez, kadın ve erkek toplumsal statüde eşittir, senin inandıklarına inanmayanları hoşgörü ile karşıla" demiş olsun dinler..

Soru cevap şeklinde gidelim. (İkinci kişi dindarı temsil ediyor.)
+Neden kötülük yapmıyorsun?
- Tanrı öyle emretti çünkü.
+Tanrı emretmemiş olsa ya da dindar biri olmamış olsan kötülük yapar mıydın?
- Evet yapardım çünkü beni engelleyen bir şey olmazdı. (Ortak cevap, belki 100 dindardan 99'u böyle düşünür)
+Yani insanların koyduğu kurallar yetersiz kalırdı diyorsun.

Şimdi gelelim işin zor kısmına.
+Varsayalım ki tanrı, semavi dinlere inanmayan herkesi öldürmeni emretti "Tek din İslam olana kadar savaşın" dedi. Diğer insanları öldürür müydün?
-Evet öldürürdüm çünkü tanrının sözü, bütün sözlerden üstündür. (Muhtemel cevap 1)
+O halde ahlaklı olmak için her türlü katliamı, işkenceyi yapabilirsin, tebrik ediyorum seni.

-Hayır öldürmezdim, çünkü diğer insanları sırf farklı düşünüyor diye öldürmek doğru değil (Muhtemel cevap 2)
+O zaman ahlağın kaynağı din olamaz. Dinin dışında ahlak ögelerinin de varlığını kabul ediyorsun.

Görüldüğü gibi, ahlağın kaynağı din değildir, olamaz da.

DİN AHLAĞIN KAYNAĞI OLAMAZ AMA DİNİN AHLAĞA HİÇ Mİ OLUMLU ETKİSİ OLMADI?
Özellikle gelenekler sebebiyle nüfusunun %99'unun "müslüman" olduğu ülkemizde din deyince akla İslam geldiği için oradan yürüyelim. Muhammed'in yaşadığı dönemde insana verilen değer, toplumsal düzen çok kötü bir durumdaydı. İslam ile biraz daha düzelme sağlandı. Ama o gün için o insanlara "kölelik insanlık suçudur, kötüdür" gibi bir olguyu aşılamak imkansızdı, o yüzden İslam, sadece "bir tık" düzelme sağlayabildi. Yoksa o insanların öyle ya da böyle İslam dinine inanmaları sağlanamazdı, işte ana nokta bu. Ama bu "bir tık" düzelmenin üstünden 1000 yıldan fazla süre geçti, ihtilaller, ahlak antlaşmaları, filozoflar ahlağa sayısız katkılar yaptı. Bu yüzden günümüz için değil 1400 yıl öncenin, 150 yıl öncesinin ahlağı bile uygulanması MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Buraya kadar okuduysanız sabrınız için teşekkür ederim, umarım düşüncelerimle konuya, fikirlerinize katkım olmuştur. İyi günler.

Ha, unutmadan "Tanrısız Ahlak" kitabını hala okumadıysanız daha fazla geç kalmayın :)

10 yıl, 1 ay     
4 kişiden 4 kişi beğenmiş.

"Din, insanın kendi ayrı şahsiyeti ile sonsuz kainat arasında kurduğu belirli bir ilişkidir. Ahlak ise bu ilişkiden doğan sürekli bir hayat düsturudur. "
Din Nedir-93

10 yıl, 1 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

Zararsız ateistler kurumsallaştığı için toplumun bu durumda olması fikrine açıkçası gayet güzel güldüm. Birincisi ateistler yaşadığımız toplumda kurumsallaşmadı (Kadıköy'de kurulan ateizm derneği daha yılını doldurmadı), çünkü kurumsallaşan kitleler ateistleri hala terörist olarak diğer insanlara tanıtmakla meşgul. Ayrıca yüzyıllardır nedense binlerce peygamber görmüş ortadoğu hala din yüzünden refaha erememekte. Milletin benim inancım kalıbına dayanarak yıllardır kadın taşlamaktan ölüye tecavüze, ensestten çok eşlilik ve modern köleliğe kadar yapmadığı insanlık dışı eylem(dinden bağımsız olarak çoğu(!) insanın ortak ahlakına göre) kalmadı. O kadar uzaklara gitmeyelim dersen son 10 yıldır Türkiye bu zamana kadar görmediği kadar din sömürüsü ile karşılaşmış durumda, cehalet ve bilim merkezli eğitim yoksunluğunu dahil etmiyorum bile. Şimdi ortaya ateistler kurumsallaştığı için ülke cinnet geçiriyor dersen bu fikre gerçekten çok alınır ve üzülürüm.

Alıntı :
"Dini bütün kimselerin düşünceleri sade ve temizdir. Ateistlerin düşünce dünyaları ise alabildiğine dolambaçlıdır ve dürüstlüğün uzağındadır."
Bu düşünce "Bütün müslümanlar sapıktır hepsi birden çok kadın ister ve küçük kızları arzular" ile aynı kafaya çıkar. Yani işin aslı bu kitabın büyük bir kısmı sadece zırvadan oluşmuştur.

Ayrıca "Ahlak dinden ayrı olarak ele alınmaz" diyen Tolstoy bana göre tüm cahiliyetini ve kişisel sorunlarını bu kitapta hedef gözeterek kusmuştur. Kimi yerinde Nietzsche'yi kıskanarak laf sokmalarından kendini belli ediyor nitekim.

10 yıl, 1 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

insan dediğimiz şeyi hayvandan ayıran şey nedir peki? ve onu hayvandan daha aşağılık yapan şey?

10 yıl, 1 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Dünya neden bu halde? Tamam insanın doğasında var fitne, fesat, fücur.Ancak din insanın bu sapık yönünü törpülemek üzere insanı yaratan tarafından, gönderilir. Dinden uzaklaşmak yada dine batıl etiketi yapıştırmak insanı, dünya da yönsüz bırakmak manasına gelmez mi?
"Her din, hayatın anlamı sorusuna bir cevaptır. Ve dinin cevabı, hayatın anlamı izahını bazen önceleyen, bazende izleyen belli bir ahlaki gerekliliği içerir. .....
Hayatın anlamı şahsi mutlulukta yatar, öylesyse eline geçen her türlü fırsatı kullan".(sy 85) ; işte kurumsallaşmış ateizmden kastım. 19. yüzyıl ile birlikte , pozitivzmin gelişmesi ve ilerlemesi ile birlikte dünya dini batıl saydı. Bunda çokda haksız sayılmazdı, zira Tolstoy'da bunu defaaten tekrar etmiş. Kilise tıpkı şu anda İslamı kullanarak dünyevi arzularını, sapkınlıklarını, dine yamamaya çalışan bi takım sözde "müslümanlar" gibi sapıtmıştı. ancak bunu düzeltmenin yolu atezimi, tanrı tanımazlığı bir bayrak yapıp altına toplanmak değil, dini bu hurafe, sapkınlık, ve subjektif bakışlardan arındırmaktı. olmadı. sonuç şuan ki içinde yaşadığımız ortam. elbette dünya dönem dönem bu darboğazlardan geçer. düşen hiç bir nesne dibe değmeden yükselişe geçemez.
kaç kitap yazdınız bilmiyorum ama 200 ün üzerinde kitabı olan, sadece yaşadığı dönemi değil yüz yıl sonrasını etkileyen bir deha için cahil , sıfatını kullanmanızda bende aynı oranda bir tebessüm yarattı.

Ayrıca Nietzshce nin hakkını teslim ettiği bölümlerde yok değil. ki teslim etmediği noktalarda kendisine katılmıyorum. Nietzsche yi anlamak lazım.

10 yıl, 1 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

İnsanın doğasında fitne fesat fücur veya bilimum bu takım arapça kelimeler bulunmak zorunda değil. Sorunda burada başlıyor zaten. Eğer insanın doğasında ahlaksızlık var ve din bunu engellediği için olmak zorunda derseniz, kendimi sizinle aynı ahlak seviyesine koyamam. Temel olarak insan, insan olduğu için kötülüklerden uzak durmalıdır, herhangi bir din, bir adam yada ne bileyim uçan iguanalar dediği için değil. Yani siz sırf inancınız yüzünden birini öldürmüyor yada hırsızlık yapmıyorsanız, açıkça söylüyorum ciddi anlamdan kendinizi sorgulamanız lazım. Ne var ki bu yüzden kötülük yapmadığınızı hiç mi hiç düşünmüyorum.

Ayrıca bir insanın kim olduğundan öte ağzından çıkanlar önemlidir benim için. Tolstoy bu konuda müthiş bir dar kafalılık sergilemiş ve kitabı okurken hayretler içinde kalmamı sağlamıştır. Dikkat ederseniz diğer eserlerinden söz açmadım çünkü Tolstoy'un sanatçı kişiliği ile dine bakış açısı arasında hiçbir bağlantı yok. Zira Tolstoy'u din hakkındaki düşüncelerini zırva olarak görüp tüm eserlerine aynı suçlamayı yapmam bugün Fazıl Say gibi dünyada belkide övüneceğimiz yaşayan nadir Türklerden birini sırf bir paylaşımı yüzünden yerin dibine sokmakla aynı kapıya çıkar, ki böyle bir algı yarattığımı hiç sanmıyorum.

Sanırım tam olarak anlamadınız, sizin için tekrarlayayım. Bu kitaptaki düşünceler günümüzün kör cahil yobazları ile aynı kafadadır. Ateistleri teröristlerle aynı kefeye koyan, her durumda anlayış yerine yadırgayan, sanki sevapmış gibi her durumda yaftalayan insanlardan farklı şeyler söylemiyor Tolstoy. Açıkçası dünya tarihine büyük bir etkide bulunmuş bir yazarın katılmadığı bir düşünce biçimine cahilce atıp tutması çok amaçsızca geldi. Kitap boyu nedir derdi bunun diye düşündüm ama bir anlam veremedim. Çıkıp biri Din Nedir? diye bir kitap yazıp Müslümanlığa ''kadınları köleleştiriyorlar, hacı hoca adamların hepsi sapık, islamın tek yaptığı kadınların orasını burasını kapatıp çöp poşeti haline getirmek'' diye sallasa hoşunuza gider mi ? Gitmez pekâlâ. Ya da en azından kendi düşünceleri yerine bunları bir takım temellere oturtmak ve insanlara mantık çerçevesinde açıklamak zorunda kalır. Tolstoy bunu yapmamış, onlar böyledir şöyle yaparlar şöyle düşünürler demiş ve bırakmış. Be mübarek madem bu kadar iyi biliyorsun tanımadığın insanların neler düşündüğünü nasıl hissettiğini, peygamberliğini ilan etseymişsinde bizde tapsaymışız diyesim geliyor. Umarım açıklayabilmişimdir.

10 yıl, 1 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

"Temel olarak insan insan olduğu için kötülüklerden uzak durmalıdır."

Peki neden duramıyor?

10 yıl, 1 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Cevabı çok açık değil mi ? Çünkü insan değiller. Hatta hayvan bile değil diyebileceğim düzinelerce insan nefes alıyor yeryüzünde. Neredeyse hayvanların bile yapmayacağı şeyleri yapan insanlar var resmen.

10 yıl, 1 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Skovorodnikof , insanı hayvandan ayıran şey bizzat sizsiniz. Bu kadar ( hiç birine katılmıyorum o ayrı mesele) fikir paylaşımında bulunmuşsunuz. Emeğinize sağlık.

Dinleri ayrı ayrı ele almadan hepsinin özüne baktığımızda hiç birinin özünde inanmayanı öldürmek gibi bir durum olmadığını görürüz. Kasdettiğiniz İslamdaki, cihat kavramı ise bu dinini yaymak maksadı ile Müslümanlığı ilk dönemlerinde orduların karşılaşması sureti ile ki buda dönemin savaş biçimidir, sonrasında Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifinde de belirittiği üzere, Büyük cihad bitti şimdi sıra küçük cihadda, diyerek işaret ettiği nefsaniyet terbiyesidir ki, burda da fiziksel bir öldürme söz konusu değildir.

Malumunuz Tolstoy'un din ahlak kavramı üzerinden bu tartışmayı sürdürüyoruz ve bu pencereden baktığımızda Tolstoy Din kavramının ,yine özünde var olan,bir nevi zar görevi gördüğünü ifade ediyor. Yani ona göre Din ,bireyin hesap verme korkusu ile nefsani dürtülerini dizginlemesi. Kısacası herhangi bir din karşılaştırması yok. Ve din inanan insanlar için gelenek olamaz. Bu dini bağnazlaştırır.
Bugün din gibi tinsel kavramlara, ta ilk mesajlarımda bahsettiğim, kurumlaşmış ateist, hümanist, pozitivist filozofların gözünden bakmak zorunda bırakıldığımız için çıkıyor hep bu tartışmalar. Ahhh feylosoflar!
Ve yine bu feylosoflar geleneklere hapsedilmiş bir kilise hristiyanlığı için koparmışlardır bu yaygarayı. Gerçek sosyalist olan herkes bilir ki Müslümanlık bir devrimdir. Hz Muhammed ise bir devrimci. O feylosfların 19.yy da yaptığı şeyi Hz Muhammed ta yedinci yüzyılda yapmıştır.
Sonrasında bahsettiğiniz her şey, sizin Müslümanlığı algılayışınız ile ortaya sürdüğünüz fikirlerdir ki inanmadığım ve sizinde benim söyleyeceklerime inanmayacağınızı düşündüğüm şeyler üzerine kelime girdabı yaratmanın manası yok.

Furkan Akyelken insanların hayvanların bile yapamayacağı şeyleri yaptığını belirtmiş. Siz ise insanın hayvandan ayrılamayacağını söylüyorsunuz. Toplumdaki bu kaosun sebebi hayvanlar değil düşünen, irdeleyen, araştıran insandır. farkettiyseniz bu saydığım ( daha pek çok vasıf) vasıfların tamamı güzel. O halde insanlık neden bu kaosun içinde sürükleniyor? Furkan arkadaşımız insanın hayvandan aşağı şeyler yaptığını söylerken size katılmamış ki böyle bir seviye belirlemesinde bulunmuş. Eve insanı bu seviyeden aşağı düşüren onun içine düştüğü ahlaksızlık vasıfları olabilir mi? Madem ahlak her insanda bulunan bir tıynet ise neden bazıları bu tıynetten nasibini almamıştır. Diyeceksiniz ki o halde tüm dindarlar güzel ahlak sahibi ise, dibimizde kan döken ve bu işi islam adına yaptığını söyleyen caniler neyin nesidir?
Burada dinin özü devreye girer. Hiç bir din (ki hepsi Allah'tan gelmiştir) bu tür vahşeti kabul etmez. Tarih boyunca kavimlere gönderilen peygamerlerin geliş sebeplerine bakalım. Hepsi var olan kaosu, bu kaostan doğan ahlaksızları Allah adına bertaraf etmek üzere gönderilmişlerdir. İnsanlık zamanla bu yoldan saparak, bildiklerini unutarak, sapkınlaşmış,cellat vazifesi görmeye başlamıştır.


Kitap tavsiyesi için teşekkürler.





10 yıl, 1 ay     
« geri 1 2
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar