Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
‘’Öylece gidiyorlarken Peygamber tekrar Ebuzer’e dönüp: ‘’Ebuzer sen dürüst bir adamsın. Çok geçmeden bir belaya duçar olacaksın.’’
Ebuzer: ‘’Allah yolunda mı?’’
Muhammed: ‘’Allah yolunda!’’
Ebuzer Allah yolunda başına gelecek bu beladan gurur duydu. Kendinden emin ve kuvvetli bir sesle: Onun istediği her şeyden hoşnutum!’’
‘’Muhammed güçlü olduğu zaman affetmeyi seviyordu. Kabe’ye girdi. Eline aldığı bir sopayla etrafını sarmış putları işaret ediyor, kalbi Allah’a şükür ve teslimiyetle dopdolu olarak şöyle diyordu: ‘’Hak geldi batıl yok oldu, zaten batıl yok olucudur.’’ Putlar her taraftan yere çakılıyordu. Bu sloganı herkes sevinç ve heyecanla tekrar ediyordu. Ebuzer de putları kırma çabasındaydı. Şevk tufanı kalbinde coşmuş bir şekilde ağlıyor, ta ciğerden diğerleriyle birlikte tekrar ediyordu:
‘’Hak geldi batıl yok oldu, zaten batıl yok olmaya mahkumdur.’’ (17/İsra Suresi 81)’’
‘’Ebuzer:O sizi iyiliğe ve güzel ahlaka davet ediyor. Birbirimize şefkat ve merhamete çağırıyor. Kız çocuklarınızı diri diri toprağa gömmenizi yasaklıyor. Küçük masum bir kız çocuğunun günahı nedir ki toprağa gömülüyor? O sizin dünya ve ahret mutluluğunuz için gelmiştir.’’
‘’Ebuzer: Bir gün Nuhem’e süt sunmaya geldim. Süt tulumunu ona takdim edip onun öfkesini yatıştırarak rızasını kazanmak için tam bir huşu ve tevazu içinde onu kaldırdım.Sütü önüne bıraktım. Tam dönüyordum ki ansızın mabudum gözüme ilişti. Öyle bir manzarayla karşılaştım ki ondan daha korkunç bir olay görmüş değildim. Baktım ki bir köpek hiç umursamadan Tanrının (!) önüne koyduğum sütü içiyor. O ise ne bir şey görüyor, ne de bu kutsal sütü korumak için bir şey yapıyordu. Ne olup biteceğini görmek için biraz bekledim. Bir öncekinden daha korkunç ve tatsız bir manzarayla karşılaştım. Köpek bu aciz tanrının sütünü içmekle yetinmedi, ayağını kaldırarak Nuhem’in üstüne işedi! Nuhem’in kuvvet ve izzeti, celalet ve azameti, iktidar ve üstünlüğü budur!’’
‘’ “Ey Muaviye! Eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan israftır, yok eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir!”
‘’ “Ey Osman! Yoksulları sen yoksullaştırdın ve zenginleri sen zenginleştirdin!”
‘’ Ebuzer İslam’ı zulme uğrayan ve mahrum bırakılan insanların sığınağı olarak görüyordu. Osman ise onu sermayeciliğin aracı ve faizcilerin, servet sahiplerinin ve seçkinlerin menfaatlerinin siperi yapmıştı.’’
‘’ Ebubekir, geçimini sağlamak için bir yahudinin keçilerini sağıyordu, Peygamber’in halifesi! Osman’ın karısının boynunda Afrika vergisinin üçte biri değerinde mücevher vardı.
Ömer, en büyük komutanlarından birinin oğlu, babasının otoritesinden faydalanıp zorla bir ata el koyunca her ikisini de yargılıyordu; ama Osman, Mervan b. Hakem’i –yani Peygamber’in sürgün ettiği kişiyi- kendine müşavir yapıyor ve Hayber ve Kuzey Afrika’nın haracını bir kerede ona bağışlıyordu…!
‘’O ki şöyle dedi: “Hayat, iman ve cihad’dır.” takdiri insanın ayaklarına seren parmak uçları kuvvetli ormanların dibine kadar inilti çeker. Beyaz elbiseler giyip kızgın alevler arasında mutluluğu azimet için yakan kadın. Ürkütücü gece yarılarında suskun siperlerde esir halkı için “unutulacak defterleri” yazan korkusuz ve kararlı kalemler. Ve nihayet bölgelerinin müstahkem kalelerini yıkmak için ölen kadınlar ve erkekler...
... Azimetin yaratıcıları bunlardır.’’
‘’ Güzellik ve letafetini, kırışıklık ve kararlılıktan alan çehreler, yakıcı, taşlı çöllerde koşmayı yumuşak sahnelerde dans etmekten daha çok seven yiğit ayaklar... Peygamber şöyle diyor: “Her dinin bir ruhbanlığı vardır. Benim dinimin ruhbanlığı savaştır”. Bir insan fırtınanın ortasında savaş sancağını oğluna verir ve şöyle der: “Dağlar titresin; ama sen titreme, dişlerini öfke ile sık, başını Allah’a ısmarla, iki ayağını toprağa çivile, bakışlarını düşman ordusunun üzerine dik, tehlikeyi görmezden gel ve bil ki, zafer Allah’ın elindedir.”