Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır. Ve sınıflarında ''Muazzez Akkaya'' isminde bir de kız varmış. ikisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş. Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış. Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış.. Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar.
Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler. Ve bu bedel ömrü boyunca üzerlerinde kalıcak. Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de karar kılmışlar. Ve sonunda soyadını değiştirmeye gelmiş olay..
Cemal Sürey(y)a kazanırsa ;Sezai Karakoç'un soyadı ''Karkoç'' olacak..
Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı 'Süreya' olacak.
ve tabi kızı Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar. Cemal Süreya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından..
işte Süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur..
ileri ki zamanlarda Muazzez Akkaya bir iddia sonucu Sezai Karakoç'un kendisi ile çıktığını öğrenir. Biraz da sorunları olan Muazzez bunu kaldıramamış, okulu bırakmış ve memleketi oLan Geyve'ye gitmiştir..
Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen Mona Rosa şiirini yazar. Şair Karakoç,1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır bu şiiri. Ancak 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır.
"Mona Roza" Türk edebiyatının en mahrem akrostiş şiiridir