Kitap Tavsiyesi ve Fikir Alışverişi

Ya da belki de çağın getirisi olan beklentilerimiz o kadar arttı ki, o kadar çok beklenti içindeyiz ki kendi hayatlarımızın sıradanlığını kabullenemeyişimizden böylesi bi fikri cazip buluyoruz. Olabilme imkanını korkunç bulurken aynı zaman korkunç da bir heyecana kapılıyoruz.

Günümüzde bizlerin devasa bir bilgisayar simülasyonu içerisinde yaşıyor olabileceğimize dair fikirlerle ilgilenmek çok sayıda fizikçi, kozmolog ve teknoloji uzmanını mutlu ediyor, Matrix tarzı bir sanal dünyada yaşamak, yaşadığımız hayatı gerçek sanmamıza neden olabilir.

Şüphesiz, isyankar sezgilere sahibiz. Bir simülasyonu bütünüyle gerçek gibi hissedebiliriz. Elimdeki kahve fincanının ağırlığı, içeriğinde bulunan zengin aroması, etrafımı çevreleyen sesler – bu denli zengin deneyimler nasıl sahte olabilirler?

Evren sanal bir simülasyon ise insanoğlunun kendi eli ile yapıp ettikleri ne ola ki? Yıllarca uğraşıp, didindiği, kurduğu medeniyet ne ola ki? Diktiği gökdelenler, yollar, köprüler, kısacası yaratılmışı kullanarak yarattığı bu dünya ne ola ki?
Simülasyon dediğimiz şey ancak üst bilgide mevcuttur. Ne diyor Zerdüşt'de Nietzche; İnsan aşılması gereken bir şeydir. (...)Üstüninsan yeryüzünün anlamıdır.
O platonun mağarasından aydınlığa çıkıp, gören-gözleyen, mağaraya döndükten sonrada karanlığa gözleri iyice alışıp oradakilere gördüklerini anlatandır. Bu ancak üstbilgide mevcuttur.
Gerçek üstü bir bilgide..
Takdir edersiniz ki bu bilgiye ancak çalışarak, düşünerek, araştırarak merak ve bilme ile ulaşılır. Ve bu çaba öyle bir çabadır ki sonunu ancak sebat edenler görür.

Yuval Noah Harari nin kitabını okudum gerçekten çok etkileyici. Sanırım insanların çok büyük kısmı uykuda fakat uyuduklarının bile farkında değiller

Dünya üzerinde var olan tüm gerçeklik insan kurgusu zaten . Yasalar ,dinler,şirketler ,para ve nerdeyse her şey bir kurguya ve kitlelerin bunlara inanmasına bağlı 😉Ben Yuval Noah Harari nin yalancısıyım ( bkz Hayvanlardan Tanrılara SAPIENS )

Evet bu konuları çözebilmek gerçekten zor. En son bir arkadaşımın tavsiyesi ile Beyaz Kelebek Kopya Hayatlar adlı bir kitap okudum. Bu konulara sarmama ve burada bu başlığı açmama bu kitap sebep oldu diyebilirm :) Kitap yaşadıkları evrenin gerçek mi sanal mı olduğunu araştırmaya çalışan birilerinin hikayesi gibi aslında. Kitabın ardından konu ile ilgili felsefi görüşleri ve bilimsel açıklamalara merak saldım. Ama görebildiğim o ki gerçekten de evren ve yaşam hjakkında neyin ne olduğunu çözmemiz gerçekten zor.

Yazıyı yeni gördüm. Öncelikle; bu konu oldukça kafa karıştırıcı bi konu. Tanrılar Okulu kitabını bitiremedim zamanında okumaya çalıştım ancak çok ağır geldiği için lise yıllarımda ileriki yıllara attım.O kitapta da buna benzer bir konu vardı; kesinlikle tavsiye ederim.
Ben bu konuda öyle ya da böyle diyemicem maalesef, bilgim yetmiyor. Ancak şöyle bi fikrim var; bir insanı sanal gerçeklikte yaşattığımızda eğer o insan bunun farkında değilse, muhtemelen farkına varmadan hayatı (bilinci) son bulacaktır zaten. Tıpkı Matrix filmi gibi; Neo dışında milyarlarcası var hayat olduğunun düşünen ancak aslında gerçeklik olduğunu düşündükleri bi 'matrix'teler.
Cern'de bu olaya ışık tutulsa dahi insanlara; en azından bizim gibi sivillere söyleneceğini sanmıyorum; farklı bi noktası söylenir olayın. Direkt bi açıklama yapılmaz (nasıl ki kansere tedavi bulunsa dahi ilaç sektörü para için insanları kurtarmazsa) diye düşünüyorum. Yine bir gönderme olacak belki ama aynı zamanda Inception filmi de geliyor aklımıza. Eğer bu gerçeklik düşündüğümüz gibi bir gerçeklik değilse, sanalsa sadece bilinç üzerine bir yaşamsa, sanal gerçeklikte öldüğümüzde ne olacak o zaman? 'Asıl' hayata mı uyanırız yoksa, asıl hayatta da mı ölürüz, peki ölmeden nasıl 'asıl' hayata gözümüzü açabiliriz, eğer 'asıl' bi hayat varsa. Inception'da gerçekliğini kaybeden Mal da 'asıl' hayatını bulabilmek için defalarca ölüyordu, tabi ki gerçek hayatta da ölene kadar. Filmde sadece Mal'ın o katmanda öldüğünü gördük; başka bi gerçeklikte uyanıp uyanmadığını, aslında tüm filminde rüyanın bi katmanı olup olamayacağını görmedik ki filmin sonunda da ana kahramanın imgesi dönerken film bitmişti; yorum seyirciye kalmıştı.
Çok ama çok ilginç bi konu. Ancak nasıl ne kadarı çözülebilir bilmiyorum; bundan konuşmaktan keyif alıyorum ama çözemiyorum. Düşünmesi, seçenkleri üretmesi zevkli.

Aynen katılıyorum. Cern'deki deneyler dünya ve insanlık için çok önemli.

Cern'deki deneyde anlayacaklar bunu.

Evet. Felsefedeki idealizm görüşü, fizikteki kuantum fiziği ve atomaltı dünyadaki gariplikler, tasavvuftaki tayyı zaman gibi olaylar gerçekten de evrenin hiçte bizim sandığımız gibi olmadığını işaret ediyor aslında. Belki de bu meselenin düğümü ileriki zamanlarda çözülür.