Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Tanrı sıkıntıdan patladı, buna da bing bang dediler"
Azil
"İnsanın kendine çektirdiği acıya azap denir.Teknik adı vicdan azabıdır.Bugüne kadar binlerce hayalet hikayesi duymuşsunuzdur. İşte bunların başlangıcı da bu vicdan azabıdır.Dünya üzerinde hayalet gördüğünü iddia eden ilk insan,yaşarken canını yaktığı dostu öldükten sonra o kadar çok düşünmüştür ve o kadar kızmıştır ki kendine,yıllardır tanıdığı yüzü,bedeni evinin odalarında uçuşurken görmeye başlamıştır.Sonra bu olayın üzerine binlerce yıl binmiş ve insanlar her yerde hayaletler görmeye başlamış. Oysa hayalet dediğin şey yaşarken kazık attığın insanlar öldükten sonra duyduğun vicdan azabının sana oynadığı bir tiyatrodur." [Piç]
Uyku. İnsana verilmiş tek mucize. Kendinden geçmek. Gözleri kapatıp huzura dalmak. Ve uyanıldığında yeniden başlamak.
- Kinyas ve Kayra -
Geçmiş olan dünden hiç yad etme, yarın da gelmemişken feryad etme, düşünme geleceği de geçmişi de, şimdi şen ol da yaşamı berbad etme.
Bütün yaşadıklarımızı hayal edebilseydik, gerçekten yapmamıza gerek kalmazdı.
- Kinyas ve Kayra -
neden doğu da yapılan, kadınları aşağılayan ve erkekleri onların cellatları gibi gösteren dizileri, filmleri "aşırı" ve "tahrik edici" bulmayızda; gerçekten emek verilerek gözlemlenerek ve gerçeklere dayandırılarak yazılmış bir esere "edebiyat parçalamak" gibi karalayıcı bir ifadeyle, hele ki tamamını okumadan böyle bir yafta yapıştırırız gerçekten anlayamıyorum.
"Doğu'da kızlar kadın doğar. Ecellerinden önce ölürler. İlk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki"
Bu alıntını bir nefreti tetikleyip yayıyor gibi geldi bana. Genelleme oluşunu bir bir yana bırakıp, üzerinde neler söylenebileceğine baktığımızda,
1_Yapılanın sadece "edebiyat parçalamak" niyetiyle, kuru laf kalabalığı olduğu yaklaşımının basitliği nedeniyle görmezden gelebilir miyiz?
2_Bunun doğru olduğunu, benim de doğuda doğmuş bir erkek olduğumu kabul edersek, kadınların ilk yemeğinin, bir keçinin, koyunun veya ineğin memesinden geldiğini, bu nedenle kadınların anasının sütünü emerek onu sömürmediğini, ondan faydalanmadığını, erkek olarak benim doğar doğmaz ilk yaptığım işin anamın memesine bir sülük gibi yapışıp, yediğim çanaktaki aşımın, yemeğimin yanında, içinde tükürük parçalarının gezindiğini, yaşamım boyunca, "kadın alıp", onlara eziyet edip, erken erken öldürüp, toprağa gömdüğümü, bunu da sadece ben değil, doğudaki tüm erkeklerin yaptığını bilmemiz gerekir.
Bu bana ırkçılık gibi geliyor. Bu cümlenin üzerinde düşünmek gerekir bence. Hakan Günday sadece "aşırı" laflar üretmek için doğru olmayan şeyler de yazabiliyor. Derdi okuyucuyu gereksiz yere tahrik edip, gaza getirmek gibi geliyor bana.
Kadınların horlandığını, ezildiğini, kötü davranışlara uğradığını görmezden gelemeyiz. Ama tüm erkeklerin "doğuştan katil, sadist olduğu" önermesini kabul etmek doğru değil. Ben bir insan olarak bundan rahatsızlık duyarım. Çünkü önce insanım.
Benim değindiğim (yanlış anlamış da olabileceğim) cümlenin bütün içerisindeki anlamı değil. Kitabı okumadım. Bir cümleye yorum yapabilmek için kitabın tamamını okumam gerektiği düşüncesine katılmıyorum. Bir alıntı yapılıp, bir cümle bütünden ifade ettiğiyle ayrıldığında insanlar, algı ve kavrayışları ölçüsünde ondan etkilenirler. Ben sadece Hakan Günday'ın o cümlesinin ne gibi uzak ve yanlış anlamlar, genellemeler taşıdığını vurgulamak istedim.
Şuan sadece kalp atışımı dinliyorum. En sevdiğim ve tek dinlediğim grup: atardamarlar! Mükemmel bir orkestra. Hiç nazlanmadan çalıyorlar. Kaprissiz. Ben ne zaman istersem...
- Kinyas ve Kayra -
"Zargana öğreniyordu.Aşık olunanla yapılan şeyin hiçbir değerinin olmadığını yazıyordu zihnine silinmez bir mürekkeple.Yapılan işlerin,gidilen yerlerin sadece aşık olunanın dışındaki insanlarla birlikteyken önemli olduğunu öğreniyordu.Çünkü kendi dışındaki bir varlıktan sırf nefes alıyor diye zevk alınabildiğini görüyordu ilk kez.Betty hiçbir şey yapmasa bile sadece içine oksijen çekerek mutlu edebiliyordu Zargana’yı.Bir de parklarda el ele yürümeleri gerekmezdi.Hatta birbirlerine dokunmaları bile gereksizdi.Sadece var olduklarını göstermeleri yeterdi aşkı yaşayabilmeleri için.Ama Betty,Zargana’ya kıyasla çok daha normal bir çocuktu." [Zargana]