İngilizce Öğretmenliğini bitirip hayallerinin peşine düşen kitap kurdu... Amerikan Kültürü ve Edebiyatı yüksek lisansa başlar.Bunalı m anlarında kitap okumaya ara vermesi sonradan en çok pişman olduğu şeyler arasında. Tabi pişman olduğu bir sürü şey daha var da, neyse. Şu sıralar dünyaya gönderilme sebebini anlayıp hayat yeniden sıkı sıkıya tutunmuştur kendisi...
İngilizce Öğretmenliğini bitirip hayallerinin peşine düşen kitap kurdu... Amerikan Kültürü ve Edebiyatı yüksek lisansa başlar.Bunalı m anlarında kitap okumaya ara vermesi sonradan en çok pişman olduğu şeyler arasında. Tabi pişman olduğu bir sürü şey ... tümünü göster
Tüm zamanlarda kitap dünyasında gündemde kalabilmiş kitaplar.
Tüm zamanlarda kitap dünyasında gündemde kalabilmiş kitaplar.
Bellek, sakladığı anılar konusunda canı nereye isterse oraya oturan bir köpek gibi keyfi midir? Yakın geçmişteki anılarımızı doğru düzgün hatırlayamazken, nasıl olup da en eski anılarımızı daha dün olmuşçasına net bir şekilde hatırlarız? Ölüm anında hayatımız neden bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçer? Belleğin zaman algımız üzerindeki etkisi nedir? Çocukluğumuzda bir ay gibi bir zaman dilimi bize son derece uzun gelirken, yaşlandığımızda aylar ve yıllar nasıl olup da biz anlamadan geçip gider? Daha önce Bellek Metaforları adlı yapıtını yayımladığımız Douwe Draaisma, otobiyografik belleğin işleyişini incelediği bu kışkırtıcı kitapta, dünyayı ve kendimizi algılayış biçimimize ilişkin pek çok ilginç soruya yanıt arıyor. Bir akademisyen titizliği ve şair duyarlılığıyla kaleme alınmış bu eserde dejavu, ölüm anında yaşananlar, aptal dâhilerin zihin yapısı ve şiddetli travmaların bellek üzerindeki etkisi gibi sıradışı fenomenler mercek altına yatırılıyor.Yaşlandıkça Hayat Neden Çabuk Geçer akıcı anlatımıyla bir edebiyat eseri gibi okunan, okura hem bilimsel hem de bireysel düzeyde seslenen başarılı bir çalışma.
Bellek, sakladığı anılar konusunda canı nereye isterse oraya oturan bir köpek gibi keyfi midir? Yakın geçmişteki anılarımızı doğru düzgün hatırlayamazken, nasıl olup da en eski anılarımızı daha dün olmuşçasına net bir şekilde hatırlarız? Ölüm anında ... tümünü göster
isteğiyle yer etti dünya edebiyatında. Pessoa, kendi adından başka, Alberto Caiero, Alvaro de Campos, Bernardo Soares, Ricardo Reis gibi adlarla da imzaladı yapıtlarını. Bunlar birer takma ad değil, yaşam öyküsüne, hırslara, arzulara, edebiyat görüşüne, şiir duruşuna sahip kimliklerdi. Ben yazılacak bir romanın kahramanıyım diyen Pessoanın sezgisi birkaç romanda doğrulandı; Portekiz in dev romancısı José Saramago da Pessoanın sözüne uydu: Pessoayı kendisi, tıpkısı, başkası, ayrısı, aynası olan Ricardo Reisle buluşturdu. 1936 yılında, Avrupanın çalkalandığı, Almanyada Hitlerin, Portekizde Salazarın yükselişe geçtiği bir dönemde, Ricardo Reis, Fernando Pessoanın öldüğünü bildiren bir telgraf alınca on altı yıl sonra Portekize dönmeye karar verir. Krallık yanlısı Ricardo Reisin bıraktığından çok farklıdır Portekiz; burada karşılaştığı insanlar, ölü Pessoayla sohbetleri, onda soru işaretleri uyandırır; politik düşünceleri ve insanlar hakkındaki yargıları giderek sarsılır: Kendi varlığı, dünyaya dair bütün bilinenlerin, her an yeni baştan tanımlanabileceğinin kanıtıdır zaten. Bu roman için José Saramago şöyle söylüyor: Ricardo Reisin Öldüğü Yıl, başka bir hayatın, bir yalanın var olmasını mümkün kılıyor, dolayısıyla başka bir gerçeklik, başka bir maske de var olabilir.
isteğiyle yer etti dünya edebiyatında. Pessoa, kendi adından başka, Alberto Caiero, Alvaro de Campos, Bernardo Soares, Ricardo Reis gibi adlarla da imzaladı yapıtlarını. Bunlar birer takma ad değil, yaşam öyküsüne, hırslara, arzulara, edebiyat görüşü... tümünü göster