Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
grupta her alıntı için ayrı tartışma konusu açılmış ama ben bir başlık altında farklı kitaplardan alıntıların paylaşılabileceğini ve takibin daha kolay olacağını düşünüyorum.
bu nedenle bu başlığı açtım.
herkese iyi okumalar
kitap: Prag Mezarlığı
alıntı: insanın kendi sefilliğine mazeret bulabilmesi için nefret edecek birine gereksinmesi vardır.
sayfa: 383
Fazla özgür olmak ve hatta bütün gereksinimlere sahip olmak bile iyi değildir. Bizim babalarımızdan daha yoksul ve daha mutluydular, çünkü doğayla temas halindeydiler. Modern dünya bize tarlalarımızı bozan buharı, pek çok yoksulun işini elinden alan ama bir zamanlar sahip olduğumuz dokumaları yapamayan dokuma tezgahları verdi. Kendi başına terk edilen insan, özgür olamayacak kadar kötüdür.
Dünya düşüncelerle değiştirilemiyormuş. Az düşünce üreten kişiler daha az hataya maruz kalıyorlar, onlar herkesin yaptığını izliyorlar, kimseyi rahatsız etmiyorlar, başarıyorlar, zenginleşiyorlar, iyi pozisyonlara ulaşıyorlar, milletvekilleri, şöhretli edipler, akademisyenler, gazeteciler oluyorlar, ödüllere, nişanlara boğuluyorlar. İşini böyle yürütene aptal mı denir? Aptal benim, yel değirmenleriyle savaşmaya çalışan ben.
Maktul onu katledenin kim olduğunu bilmeyecekse birini katletmenin manası yoktur, öyle değil mi?
Prag Mezarlığı - Umberto Eco
Tek yazardan ya da tek kitaptan alıntılar yapmak, bulmak için böyle düşünüldü. Ama böyle de bir başlık güzel oldu, eline sağlık "helen sezgi", teşekkürler :)
Nasıl oluyordu da biten bir ilişkide her iki tarafta haksızlığa uğrayanın kendisini olduğunu düşünebiliyordu?
Aradığı açıklamayı en nihayet, bir çift martının uçuşuna tanık olduğu bir günde bulmuştu ressam.
Kaldığı evin az ilerisindeki falezlere kurmuştu o gün tuvalini. Tam resme daldığı sırada, yakınından havalanan bir martı denize doğru süzülüşe geçmişti. Hemen ardından karşı kıyılardan fırlayan bir başka martıda aynı yönde alçalmaya başlamıştı. İkisi de suya çarpmalarına az bir mesafe kala, seri birer manevra yaparak göğe doğru yükselişe geçmiş, adeta kanatlarıyla birbirlerine sarılmış bir vaziyette, falezlerin seviyesini bir hayli aşana dek yükselişlerini sürdürmüşlerdi.
Bu iki martının uçuşunu izlerken, kendince bir çıkarımda bulunmuştu;
BAĞLANABİLMEK İÇİN, ÖNCE BAĞIMSIZ OLMAK GEREKİR!
Oysa insanların çoğu yeni ilişkilere eski bağlarla geliyorlardı. Geçmişten taşıdıkları ister güvensizlik, ister anlaşılamamak, isterse de çevrelerine ördükleri savunma duvarları olsun, her bağ yeni ilişkiyi özgürce yaşamalarını engelliyordu.
Daha önceki ilişkilerinde haksızlığa uğradıkları konusunda belki haklıydılar ama, haksızlık edenin karşı taraf değil de, bir türlü bırakamadıkları "geçmişleri" olduğunu göremiyorlardı.
İşte, farklı kayalarda, ayrı ayrı kendine yetebilmeyi gerçekleştirebilmiş bu iki martı, birbirleri için "geçmiş"teki yerlerini terk edebilmiş; sıfır seviyesine inerek benlik bağlarından arınmış, böylece "bir" olarak göğe doğru yükselebilmişlerdi.
Serdar ÖZKAN-Kayıp Gül
İnsan kendi eksiklik ve zayıflıklarını kendinden gizler, bu da başkasının eksiklik ve zayıflıkları karşısında acımasız olmayı getirir. Birbirini anlamama her yerde bir kanser gibi yayılır, yayılırken iftiralar, saldırganlıklar, psişik cinayetler yaratır...
Eğitimde Geleceği Düşünmek - Erdoğan Yılmaz
Sevgili İnsanlık!
Bir çocuk masumiyetiyle bir kez daha “elma” diyoruz.
Ne olur çık artık!
İyilere Mektuplar - Arifhan Akpınar
Benim sana verdigim Pahadir seni degerli kilan..
Cariye- Gül irepoglu
sayf 118.
Atlar doğuruyor, sütçü beygiri oluyor. Eşek, adam taşıyor, kum,harç,küfe taşıyor da sahibini adam ediyor. Sinek doğuruyor, bakkala yanaşıyor.Hamamböcekleri hamamları, arılar şehir bahçelerini, serçeler at pisliklerini, kumrular merhametli evleri, merhametli insanları buluyor.Ama o insanoğlu, ona ne iş var ne güç. Onun böcek bile olmayışına keyifle bakıyorlar. Sen okuyup yazamazsın da.İşte arada bir bir şeyler yaparsın, yaparsın ama bunlar iş değil, bunlar müsbet iş değil ?..
Lüzumsuz Adam- Sait Faik Abasıyanık
S: 31
Güneş Yine Doğar
Kolumu beline doladım bana yaslandı. Pek sakindi. İnsanı; Acaba kendi gözleriyle mi bakıyor? diye düşündüren bir bakışı vardı, o anda da işte öyle bakıyordu. Dünyada herkesin gözleri kapansa bu gözler yine böyle bakar, boyuna bakardı. Sonra, öyle görünüyordu ki, dünyada böyle bakmayacağı, hiçbir şey yok gibiydi; gerçekten, koktuğu şeyler o kadar çoktu ki!