Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Cümlelerin altını çizmek, sayfaların kenarlarına notlar almak, hatta o sayfayı okurken hissettiklerini kitaba yazmak nasıl da güzeldir; asla karalamak ya da kitabı incitmek olarak algılamam bunları. Aksine kitaba yaşanmışlık katar. Kitaplar dokunmaya kıyamayacağımız kelebekler değiller bence; onlar nefes alır, ne kadar çok şey eklersek onlara o kadar çoğalırlar.
Kriterlerime gelince; okuduktan sonra yutkunmuş, ardından bir derin nefes alıp tekrar okumuş ve 'vay arkadaş' demişsem; kendimi tutamam çizerim.
İçinde onlarca kitaba yetecek sayıda post it olan bir seti üç buçuk liraya almıştım :)
bir kitabı asla karalamam daha doğrusu karalayamam , eğer sevdiğimiz bir söz varsa onu kağıda dökmek çok zor olmasa gerek
Ben çizmeye kıyamıyorum :) Gerekli gördüğüm yerleri not alırım o kadar...
o anki ruh halime hitabetidir sanırım. cümlelerin altını çizmeye kıyamazdım eskiden. ama şimdi dönüp aynı kitabı açtığımda öyle mutlu oluyorum ki o kısımları okuyunca. tekrar tekrar gülümsüyorum ..
Ben çizmekten yana değilim, beğendiğim sayfanın altını çok hafif bir şekilde kıvırırım.
Altını çizmem; cümlenin ya da paragrafın başına ve sonuna minik tikler atarım. Ayrıca neyin altını çizdiğim genelde yazarların farklı bakış açılarını barındıran tümceler fakat kitabı okuduğum sıradaki psikolojik durumum da yer yer etkili olur önemli noktaları belirlememde.
okurken beni etkileyen,düşündüren hatta güldüren kısımların altını çizmeyi seviyorum
Hande ALTAYLI'nın Aşka şeytan karısır adlı kitabından altını çizdiğim bir bölüm:
Sen ölürdün ve o çok önemsediğin, içinde varolabilmek için ömrünü harcadığın koskoca dünya, ardından bir çizgi film sesiyle haykırır:
'Güle güle, sen bir hiçtin!'
kitap dokunulmaması baş ucunda durması gereken bir şey mi?bana gore hayır. o zaman onu çizmeli onun uzerinden calısmalıyız. gosteri aracı olmamalı.
Biraz önce kitaplığımı düzeltirken Tolstoy'un Diriliş'i geçti elime. Şöyle bir karıştırdım sayfalarını. Normalde vazgeçemediğim bir alışkanlığım olmasına rağmen çizmemişim hiçbir cümlenin altını. Son sayfasında ''Mutluluğu, gerçeği arayın, gerisi verilecektir size.'' sözü dikkatimi çekti. Altını çizmeyip de ne yapacaksın bu lafın? Olmuş mu hiç öyle? Aldım kalemi kalın kalın çizdim altını. Şimdi daha mutluyum.