Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Öncelikle öğretmen değilim ve nasipse olmayacağım.
Nacizane fikrim ; eğitim sisteminin kaldırılıp çöpe atılması ve sıfırdan yeniden yapılandırılması gerektiğidir. Köy ensitülerine gelince illa tekrar geri getirmeye gerek yok. Fakat şöyle bir gerçek var ki insanlar kültürlü olmak istemiyor rahat yaşamak istiyor.Para kazanmak istiyor zengin olmak istiyor, t.v programlarında ki herifler gibi olmak istiyor, gerizekalı insanların sırf sesi güzel, yüzü güzel bilmem neresi güzel diye milyonlarca lira kazanmasını gıpta ile izleyip onlar gibi olmak istiyor.
ben köy enstitüsü modelini tam uygulayabileceklerini düşünmüyorum. yani istanbulda ki okulları düşünecek olursak tarla, ekme-biçme,bağ,bahçe bir hayal ancak fasulye çimlendirebiliriz.bu sadece enstitülerin bir yönü ama bence hobi bahçeleri olmalı. bunlar için beton binalar iş görür kanısındayım.ben eğitimde reform/ların olması gerektiğini düşünenlerdenim.
eğitim yöneticileri birimler oluşturmalı. okul sonrası yeteneği olan çocukların geliştirilmesine yönelik merkezlere alınmaları sağlanmalı.mesela spor alanında hangi branşta yeteneği varsa o branşta profesyonellerle antremanlar yapmalı sonrasında ki hedef yarışmalar olmalı yurtiçi (okullar arası), yurtdışı. müzik alanında yine yeteneğe göre çocuklar keşfedilmeli. biz öğretmenlerde de suç var çocuk ayağımıza gelsin istiyoruz. veli de öğretmenin işi fark etsin bekliyor. çocuk elinden tutan olmayınca kendi potansiyelini ortaya çıkaramıyor. öğretmenler çok iyi gözlem yapıp çocukları belirlemeli.
okul sonrası çocuk okuldan alınıp tüm yiyecek, malzemeleri, ulaşım masrafları karşılanacak şekilde bir sistem yapılmalı. teşvikler arttırılmalı.
bir de tabii toplum olarak küçümsemeye yönelik olan fikirlerin değiştirilmesine çalışılmalı.
çocuk ''eee ben bu kadar eğitim gördüm/görüyorum. ya sonra ne olacak? okul bitince beni öylece bırakacaklar mı?'' dememeli.dedirtmemeliyiz. ömür boyu çizili bir yolu olmalı.
ayrıca toplumdaki değersiz bakış açısı değiştirilmeli. bu da teşviklerle olur.
bir de ailenin yanında öğretmenlere gözlem yeteneğini ve bilgi düzeyini daha da geliştirecek eğitim verilmeli.yani tüm faaliyetleri bilmeli çocuğu nasıl yönlendireceğini, potansiyelinin olup olmadığını anlama düzeyine ulaşmalı.bu da öğretmen eğitimleriyle mümkün.
biz sadece niceliğe baktık; kaç kişi ne mezunu? okuma yazma bilen sayısı ama nitelik bizim için pek bir anlam ifade etmedi. çünkü uluslararası kuruluşlarda sayı hep önde oldu.Türkiye de okuma yazma bilen oranları, yıllara göre değişimler.
maalesef ülkeye gelen turist soru soracak ingilizce bilen kişiyi zor buluyor. kendini ifade edebilen sayısı çok az.
bizim için yabancı dil her zaman 1.sınıftan üniversite sona - eylülden hazirana oldu. yaz tatili geldi öğrenciler bıraktı. çocukları hiç kendini geliştirmeye yönlendiremedik. hep şu kitabı okuyun dedik ama hiç kendinize bir kitap seçin diyemedik. hep 100 temel eserimiz oldu hiç demedik ki başka kitaplar da var ve bunlar da birileri için temel eser. hayır hep bizim 100 temelimiz vardı ve bunlar ''okutuldu''.
kısacası baştan sona yanlış giden bir şeyler var ve herkes kendine düşen görevi üstlenmeli.
bir de lütfen şunu unutmayalım: neden çocuklar birden fazla yere koşturuluyor?
tek bir yerde uzmanlaşmak yerine birkaç karpuz sıkıştırıyoruz. çocukları tüm gün sabahtan akşama oradan oraya koşturuyoruz aman şu kursa da gitsin aman baledn eksik kalmasın
Geçmişi köy enstitüsüne dayanan bi öğretmen lisesinden mezun oldum, henüz üniversitenin başı, öğretmen adayıyım üstelik. Bize o kadar sağlam belletildi ki sizin de yukarıda değindiğiniz önemli ve kıymetli şeyler. Ama zamanla değerini düşürmek amaçlı pek çok girişimde bulunuldu ve başarılı da oldular. Değerli bi öğretmenim "değeri düşürüp tamamen kapatacaklar," demişti. Çok değil, bi kaç hafta olmadı canım okulumun "öğretmen" sıfatı kaldırılalı. Ki koy enstitüsü bundan da değerli bir kurumdu. Ama bir devamı niteliği taşıyan okulları da kaldırıp yok ettiler. Bilmem ki huyumuz mudur bizim bize değer katan şeyleri silip atmak, tarih isimleri degistirmekle yok olmuyor oysa.
@ehlimana, Öğretmenlik mesleği kesinlikle hak ettiği değerde değil. Çoğunluğun, öğretmenin rolünün ne kadar önemli olduğunu bile anladığını sanmıyorum.
Ben de bir eğitim fakültesi mezunu bir öğretmen olarak tartışmaya katılmak istedim. Köy enstitüleri en temelde köydeki halka her açıdan eğitim verecek öğretmen yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Devrim ancak devrimin öğretmenleri ile halka iletilebilir düşüncesi ile yola çıkılmış.Ve öğretmenin her yönden genel kültürünün yüksek olması gerektiği her yerde söylenir. Köy enstitüleri de buna hizmet etmekteydi. Bugün sistem ne olursa olsun öğretmen yetiştirmede tökezliyoruz biz. Bugün öğretmen yetiştirmek için açılmış eğitim fakülteleri kapatılıp eğitim fen/ edebiyat mezunlarının eline bırakılıyor. Fen / edebiyat mezunu arkadaşlar alınmasınlar karşı duruşum kişilere / bireylere değil yapılmaya çalışılan sisteme karşıdır. Öğretmenlik sadece bilgi biriktirip bunları çocuklara aktarmak değildir. Dün ile bugün arasında en büyük fark da bu.
Köy enstitülerinde eğitim görenler yılda iki dünya klasiği roman bitirip aynı anda da herhangi bir enstrüman çalmayı öğreniyorlardı. Aradan ortalama 60-70 yıl geçti. Eğitim sistemimizin mantıken ilerlemiş olması gerekiyor. Üstelik maddi imkanlar da önceki yıllara göre arttı. Ama şahsi düşüncem ülkemizde kaymak tabaka olarak görülen üniversite mezunlarının bile çoğunun köy enstitüsü kalitesinde olmadığı yönünde. Bu konuda sizin de görüşünüzü almak isterim.
Sizce üniversite okuyanların ne kadarı bu vasıflara sahiptir?
Etrafınızda hem düzenli kitap okuyup hem de hakkıyla enstrüman çalan ne kadar arkadaşınız var? (burada esas mesele illa enstrüman çalmak değil de, kültürel olarak bir seviyenin üstünde olmak sanırım. enstrüman çalmayıp çok güzel resim yapıyorsa bu da eşdeğerdir.)
Eğitim sistemimizde zihinsel bir değişime ihtiyaç var mı? Yoksa böyle devam etmeli mi? (özellikle öğretmen arkadaşlar bu konuda yorum yaparsa memnun olurum.)
bende bir öğretmenim. eskiyi daha iyi mi görüyorum? bazen veya bazı durumlarda evet.ama bazen hayır.
mesela bazı öğretmen arkadaşlarımız lise mezunu; evet uzun yıllardır meslekte olan insanlar olabilir ama şu an hala faaller.
şimdi bazıları kesin ''önemli olan yapılan iş ve kalitesi'' diyebilir.
o zaman bizim eğitim/edebiyat fakültesi mezunu olmamız da önemli değil demektir.
kültür derseniz; katıldığım bir konu. çünkü edebiyat okuyup sadece zorunlu bölüm ve dil kitaplarını bitirmiş arkadaşlar var.
öğretmenlik hep insanların önüne ''son çare'' diye sunuldu. kalite beklemek akla bile gelmemiş.
Köy enstitüleri hakkında pek bir bilgim yoktu açtığınız konu ve yapılan yorumlar sayesinde öğrenmiş oldum. Bence gayet gerekli ve işlevli kurumlarmış, kaldırılması için hiçbir neden göremiyorum. Buna benzer devletin veya kamu tarafından oluşturulan kuruluşlar zihni ilerlemede çok etkili olurdu diye düşünüyorum.
Bir enstrüman çalmak kitap okumak kadar zorunlu değil ancak olsa çok güzel olacak ve aslında birçok yeni bakış açısının ve sanatçının yetişmesini sağlayacak bir yetenek. Resim yapmak, heykeltraşlık, kaligrafi de öyle. Demek istediğim sanat dallarıyla uğraşmak kişiyi özgür kılıyor ve ufkunu genişletiyor.
Etrafımda böyle insanlar var. Kendim kitap okumayı severim, yeni başlamış olsam da gitar öğreniyorum. Annem ne yazık ki artık bırakmış olsa da profesyonel piyano çalarmış ve kitap okumayı o da seviyor. Arkadaşlarımdansa böyle insanlar tek tük, nedense ya kitaplara ağırlık verip müziği önemsemiyorlar ya da tam tersi. Resimle, heykelle uğraşan hiçbir arkadaşımsa yok...
Resim ve Müzik, önemli anlamda yetenekle ilgili konu. Azmeden tabi ki bunlarda da başarılı olabilir. Kitap okumak ise farklı bir şey. Kültürel olarak bir seviyenin üstünde olmak için enstrüman çalmak ya da resim yapmak gerektiği fikirine hiç katılmıyorum. Köy Enstitüleri ise bilindiği gibi belli bir ideoloji içerir ve ne öğretmenliği ne de kültürel seviye ve kaliteyi buna bağlamak olanaksız bence.
Ayrıca öğretmenlik de, özel yetenek isteyen özel bir meslek, okul kalitesi kadar kişilik kalitesi , diğer bazı mesleklere göre daha önemli.
@somutakkaya o donem egitime acti insanlar. Bilgili olmak ovunilesi bir durumdu. Lise mezunu olmak ayricalikken, universite mezunu olanlar doktora egitimi almis gibiydi. Ama artik kisa yoldan para kazanma, zaten her sekilde bir universite kazanirim dusuncesi, universite okuyacagima gider bi yarismaya katilir unlu olurum fikri...
Mufredat cok basit, ders kitaplari islevsiz, ogrencinin lehine olsun diye degisen sistemin gun gectikce ogrenciyi sadece simartmasi.
Aslinda bu konu uzerine cok ama cok konusulur. Ancak biz yetkililere ulasamayiz, ulassakta dinlenmeyiz. Yapacagimiz bireysel olarak ogretmenlerin idealistliklerini kaybetmemesi, aile olarak cocuklarimizi cok yonlu egitebilmek.