Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Gazap Üzümleri
1929 Ekonomik Krizini anlatır ki çoğu kimse hangi dönem yazıldığını bilmez. 1929 yılında dünya borsası çökmüş, ekmek karne ile dağıtılmaya başlanmıştır. Tarihte Kara perşembe olarak bilinir. Yine bu romanı okuyanlar bu bilmez. Bu sebeple nedenle iyi araştırmak gerekir.
Farklı bir toplumun içinden geçtiği buhranlı bir dönemi anlatması açısından Gazap Üzümlerine dair önemli bir not düşmüşsün Ahmet. Romanı okuyacaklar açısından güzel bir anekdot. Bizim değil, onların tarihi . İnsan olduğumuz üst başlığıyla fakat içselleştirerek değil ötekileştirerek okunması gereken bir kitap.
Bazı kitaplar vardır ki, okumaya geçmeden önce hakkında bilgi edinmek lazım gelir. Tıpkı zahmetli bir yemeği pişirmeden önce en iyi malzemeyi seçmek gibi. Hani öyle evdeki malzemelerle yapılacak aperitif şeylerden olmayan...
Zira bu tür kitapları ön hazırlıksız okursanız pek çok anlatım havada kalır, sebep-sonuç ilişkisi "gayrı meşru" doğumlara gebe kalır. Sonuçta ortaya, tatsız-tuzsuz bir yemek ya da uzuvları eksik bir fikir çıkar ki ne okuyana ne yazana faydası olmaz bunun.
O yüzden ciddi ve hakikaten emek esirgenmeden yazılmış bu kitapları okumadan önce şöyle kapsamlı bir araştırma yapmak en iyisidir.
Örneğin .....'in-ın..................kitabı. *
çünkü.......
*boşlukları dolduralım bir zahmet : )))
Tarihte bizim tarihimizin, onların tarihi tarzında bir ayrıma katılmıyorum. Bu ekonomik kriz bizi de etkiledi. Fransa'a olan borçlar ekonomik krizden sonra tekrar düzenlendi. Yani tüm dünyayı etkiledi. Ayrım yapılmamalı. :(
sadece1984 ü okurken ön hazırlık yapma gereği duymadım çünkü yaşadığımız dünyada hatta daha da daraltacak olursak yaşadığımız coğrafyada anlatılan sistemin içindeyiz zaten. araştırmaya ya da uzaklarda aramaya gerek yok mevzuyu :)
Yorumuna kesin olarak katılmakla birlikte Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı kitabı bu anlamda doğru bir seçim olacaktır diye düşünüyorum Hakan. Samimi-yalın-tarafsız
Milli mücadele yılları ile ilgili kitaplar okurken mutfak kısmında hazırlığı iyi yapmak gerekiyor. zira çok ciddi bilgi kirliliği var. ....'in-ın.........kitabı boşluğuna o dönemi anlatan bütün yazarları koyabiliriz. en güzeli de hatıratlar okumak gerek. bence en samimi ve tarafsız bilgi hatıratlarda saklı diye düşünüyorum.
Kitaplar, tekerrür eden tarih döngüsünü , ışığıyla yalayıp geçen Deniz Fenerleri gibi.
Aslında hemen aklıma gelmese de bir çok kitapta bu ön hazırlık gereksinimi duydum okurken. Ancak, ben, bunun benim için zirveye çıktığı kitabı yazıyorum buraya:
Umberto Eco'nun Foucault Sarkacı
Bu kitaptan keyif almak için ya da en azından anlamak için tarihteki gizli tarikatlar (tapınak şovalyeleri, kabalacılar, gül haçlar, masonluk vs. ) hakkında ciddi bilgi birikimi gerekiyor. Benim gibi sıfır bilgiyle de okunabilir tabii ama hem okurken sürekli açıp bu nedir diye bakmak gerekecek, hem de kitabın detayları bilgisizlikten heba olacaktır.
Açıkçası içinde bulunduğumuz dönem hakkında kimsenin pekte şikayetçi olduğunu düşünmüyorum Hakan. Herkes çılgınca paylaşım yapmaktan çok memnun sanki. 1984 de okuyucunun soluduğu havaya yayılan korkuyu kaç kişi hissediyor ve önlem alıyor ki? Biz "sınırsızca", "özgürce" paylaşımlar yapmakta bir beis görmüyoruz. Gözetlenmeye bile bile lades diyoruz. Hatta memnunuz. Belki bu sayede kendimiz önemli hissediyor,Egomuzu, gizli açık tüm gözler üzerimizde olduğunda tatmin ediyoruz.