Beklediğinizi bulamadığınız, hiç sevmediğiniz, "bu kadar abartılacak ne var yahu" diye çıkıştığınız kitaplar ve yazarlardan bahsedelim istiyorum. Herkesin bayıla bayıla okuduğu ama bizim beğenmediğimiz, şişirilmiş varsaydığımız kitap ve yazarlardan dem vuralım istiyorum. Ufacık eleştirecek olsak herkesin ters ters baktığı, kimsenin laf ettirmediği "kutsal" yazar ve kitaplardan laf açalım istiyorum. Çok şey mi istiyorum?
Kinyas ve Kayra'yı okuyorum. İlk 50 sayfada bir işkence gibi geldi. Romanın üç yılda yazıldığını, yazarının, kitabın sonu ile başı arasında bile büyük edebi gelişme kaydettiğini öne süren okuyuculara rastladım. Bu kadar beğenilen bir kitabı okumadan yarım bırakmak açıkçası bana ters geliyor. Yeraltı(underground) türünün bizdeki ilk örneklerinden sayılıyor. Ama şu ana kadar anlatım bana çok yüzeysel ve basit geldi. Bu türün çok daha iyi örnekleri var, ama ne yazık ki bu kitap kadar bilinmiyor. Romana Javier Marias'ın Yarınki Yüzün 3 romanından sonra başladım. Belki de onun etkisi var. Dileğim romanın ilerleyen sayfalarda onca beğeninin haklılığına erişmesi.
Pinhan'ı büyük bir güvenle okumaya başlamıştım ,güvenle diyorum çünkü Aşk kitabını çok beğenmiştim, ama çok gereksiz bir kitaptı neyse ki okumayı bıraktım çok saçma bir konusu vardı hatta konusunun ne olduğunu da başkalarından öğrendim.
üniversitedeyken arkadaşlarımın tavsiyesiyle orhan pamuk un yeni hayatına başladım. bir kitabı okurken bu kadar zorlanacağımı tahmin etmemiştim, normalde bir kitabı asla yarım bırakmam kitabı bitirmeden asla ikinciye başlamam ama bu kitap beni verem etti desem yeridir tam 2 ayda bitirebildim bu kadar zorlandığıma değseydi bari kitabın girişi var ama gelişme ve sonuç yok benim için büyük hayal kırıklığıdır o yüzden orhan pamuk a hep ön yargılı yaklaşıyorum:(
elif şafak ın baba ve piç kitabını okuyorum aama kitap gitmiyor bir türlü bitiremedim. okurken utandım ne kadar yanlış bilgiler vardı içinde türkler ne kadar yerin dibine sokulmuştu herkesin bayıldığı bu yazar bana çok samimiyetsiz geliyor
Geçtiğimiz aylarda okuduğum Murathan Mungan'ın son romanı, Şairin Romanı bana çok fazla klişelerle şişirilmiş geldi. Her sayfada birden fazla "kalın" cümle oluşu, kitabı itici yapıp, kitabı bir aforizma, baba-ata öğüdü deposuna çeviriyor. Sanırım Wirginia Woolf'un, bir romanda altı çizilecek söz olmamalı, bunun yerine, romanın tümü bunu iletmelidir gibi bir sözü vardı.
Kayıp gül,İskender,gizli anların yolcusu yazarlarını zikretmeme gerek yok .O kadar şişirildiler ki kime sorsan adlarını bilir
Fatih Altınöz'den Kutsal Aile: Afili Filintalar tayfasından Fatih Altınöz'ün kitabını çok beğeneceğimi umarak başladım ama fiyasko. Çok kötü bir kitap. Kitap boyunca ana roman kişisi İsmail'in zihninden geçenleri okuyoruz ama bunlarda insanı meraka sürükleyecek hiç bir şey yok. Tamamıyla sıkıcı. Kitaba dair söylenebilecek, onu da zorlayarak söyleyebiliriz, en iyi şey: İsmail zihninde başka bir İsmail'le konuşuyor, bu da nadiren ilginç konuşmalara sebep oluyor.
Her kitap veya yazar için ayrı başlık açabiliriz illa ki ama tekil kitap ve yazarlar için bu alt başlık şart gibi:
Ben Boris Vian'ın Kırmızı Ot'undan dem vurmak istiyorum. Çok derin anlamları olduğu söylenen, çarpıcı bir eser olduğundan bahsedilen Kırmızı Ot'u ben pek beğenmedim açıkçası. Bazı kısımlar güzel olsa da muhteşem bir eser değil kanımca. Karmaşık bir dünya sunulmuş kitapta: Bir çok garip olay herhangi bir mantığı olmadan gerçekleşiyor. Kendi iç mantığı da yok kitabın. Her şeyi açıklamasını beklemiyorum ama en azından bazı olayların sebebine değinmeliydi. Sanırım çoğu şey simgesel. Ya da gerçekten iyi br kitap değil ama yazarının ünü yüzünden şişirilmiş.