Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
arkadaşların birçoğuna katılmakla birlikte kitap okuma alışkanlığını son iki senedir kazanmış biri olarak popüler edebiyat kitaplarının okuma alışkanlığını kazandırma adına önemli olduğunu düşünüyorum.Çünkü ben de bu kitaplarla kitap okumayı sevdim .Önceleri amacım sadece macera,heyecan gizem vs. iken sonraları madem okuyorum daha kaliteli şeyleri okumalıyım diyerek daha seçici olmaya başladım. İnsanın okuma çizgisi zamanla yaşın ve konumunun da değişmesi ile rayına oturuyor zaten....
Popüler edebiyat elbette vardır, her zaman vardı, olmaya da devam edecektir.
Tıpkı sinema sektöründe olduğu gibi, ya da genel anlamıyla sanat.
Popüler olmasının sebebi kitap basımının da bir sektör tarafından gerçekleştirilmesi.
Bazen, bir kitabı niye okuduğunuzu sorgulayan insanlar birkaç sene sonra o kitabın filmi çıktığında süper kitapmış diye yorum yapabilirler.
Popüler kitap, belli kitleler için hazırlanmış ve vitrine konan yazarlar ile onların yine bu kitleye uyumlu konu, kapak ve kitap isimleriyle bütünleşir. İmza günleri vsler...
Okumuş olmak için okuyan büyük bir kitle var. Kimse inkar edemez bunu. Demiyorum ki popüler kitapları okuduğunuzda siz de onlardan birisiniz.
Ama şu bir gerçek ki: POPÜLER KİTAPLAR GERÇEK OKURDA BİR YABANCILAŞMA OLUŞTURUR.
Çünkü neyi kimi okuduğunu bilen kişi, kendisine reklamla ya da yöneltme ile bir şeylerin okutulmasından hoşlanmaz.
Şu da var ki, yeni okuma alışkanlığı kazanan kişiler için (özellikle ilk gençlik çağındakiler) popüler edebiyatın yadsınamaz bir yeri vardır. Ama bu bir başlangıç noktasıdır. Sürekli kendisine sunulanı ayırt etmeksizin okuyan kişinin bilinçli okur olma yolunda daireler çizerek hedefi ıskalayacağını düşünüyorum.
Tercihim, popüler kitapların zaman tarafından elenmesini beklemek yönünde. O kitaplar yıllar sonra da raflarda kalabiliyorsa bir göz atmakta fayda olabilir. Onun dışında bilinçli okurun popüler edebiyat yönlendirmesine ihtiyacı olacağını zannetmiyorum.
Kitap okuma edimi, okur için gerçekten zaman, bütçe ve emek talep eden bir mesele. Neden bunu popüler edebiyata feda edelim ki, okunacak nice kıymetli eserler varken.
Okuma zevki ve alışkanlığını yaklaşık yirmi yıl önce daha ziyade klasik romanları okuyarak edindim. Çünkü o zaman bu alışkanlığa sahip insanların önerisi bu yöndeydi. Son on-onbeş yıla baktığımızda bu yolla okuma alışkanlığı edenlerin saysı oldukça az. Doğan ve Epsilon gibi yayınevlerinin reklam ile kolay tüketilebilir eserler yayınlayıp pazarlaması. Altın, Remzi ve İnkılap gibi köklü yayınevlerinin de onlara eşlik etmesi, 'popüler kitap' dediğimiz (ben 'kaçış edebiyatı' diyorum) daha ziyade polisiye ve aşk romanlarından oluşan büyük bir piyasa yaratıldı. Belki bu kolay tüketilebilir eserler okuma hızını arttırdığı, hoş vakit geçirttiği, kişiyi günlük sorunlardan ve özellikle kendinden uzaklaştırdığı için hoş görenler var ama ben aynı fikirde değilim. Ben okura bir etkisi olmayan kaçış edebiyatının 'iyi bir okur' olmanın önünde engel olduğunu düşünüyorum...
Populizm'den ne kastedilğini tanımlamamız gerekiyor öncelilkle.
bir dostoyevski bir tolstoy bir halide edip bir victor hugo okuyupta bundan zevk alan bi insanın kahraman tazeoğlu elif şafak mehmetcoşkundeniz ahmet batman okuyup zevk alabilmesini aklım kesmiyor benim :/
tamam zevk meselesi tercij-h meselesi buna bi lafım yok olmazda zaten ama bilmiyorum belki başlangıç için mesela ben küçük kardeşime kitap okumayı sevmesi için bu tarz gerek konu gerek yazım gerek konu gerekse kaliteden yoksun kitaplar alıyorum. alıyordum. bi süre sonra oda okumak istemedi asıl edebiyet denince kitap denince akla gelen kitapları okumaya başladı..
popüler edebiyat evet var.. keşke olmasaydı.. kaliteli bi tane yazar yok yenilerden.. :/
Sevgili Mrvszr, yazdığım metnin büyük kısmına katılıyorum ancak desteklemediğim şu, yenilerden iyi yazar olmadığı. Bizim bence seçicilik sorunumuz var. Yeni, keşfedilmemiş, popüler olmayan ve bizim bihaber olduğumuz bir çok isim ciddi işler yapıyor. Sadece onları arayıp bulmak yerine halka çoktan mal olmuş isimleri edinmek ve okumak daha kolay geliyor. Şair denilince herkes bildiği ve çok kolay olduğu için aklımıza Nazım geliyor, hemen alıp okuyoruz. Ancak günümüzde şiir için neler yapılıyor bilmiyoruz. Edebiyatı sağlam yapan adamları reklamları olan pop starı gibi bilbordlarda boy gösteren dalkavuklarla aynı kefeye koyuyor ve zaman bir önyargıya düşüyoruz. İnanın müthiş cevherler var. Birçoğunu hayretle okuyorum ve daha tanışacağım ne isimler var. Bundan fazlasıyla eminim.
şöyle yazdıklarını düşününce Orpheus aslında haklısın kendi adıma konuşuyorum benim öyle bi çabam olmadı şuana kadar yeni bi yazar keşfetmek gibi bi girişimde daha bulunmadım ''popüler edebiyata'' hizmet eden yukarıdada saydığım yazarlar ister istemez bende kocaman bi önyargı duvarı oluşturdu. bilmediğim hakkında fikrim olmayan hatta adını ilk defa duyduğum yazarlara hiç sans veremiyorum ha ne kadar doğru bilmiyorum :) derler ya sütten ağzı yanan yoğurdu kaşıkla yer hesabı..
eminim vardır ama haklısın orası yanlış oldu... :)
Yakın dönem edebiyatını ve günümüz edebiyatını bilinen isimler ve artık kendisini kanıtlamış adlardan daha çok inceliyorum. Zaten bir kapıdan girince karşınıza yepyeni koridorlar odalar çıkıyor. Özellikle şu son iki yılda genç ve büyük işler yapan çok isimle karşılaştım. Şuna adınız gibi emin olabilirsiniz ilgi alanım şiir olduğu için onun üzerinden konuşayım Avrupa edebiyatına çok çok iyi durumdayız. Sadece doksan yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca dünya literatürüne girebilecek en az on şairimiz var. İkinci Yeni edebiyatının açtığı yoldan giden ve onu yücelten çok ciddi şairlerimiz var bugün edebiyat yapan.
Günümüzde artık öldü denilen öykü ve hikayemizde son dönemde özellikle canlandı. Kısa hikaye tarzında çok başarılı işler yapılıyor. Mesela hepsinizin gördüğü bir gerçek var, şiir, öykü ve hikaye görsel medyada yer almaya başladı. Diziler yapılıyor, filmler çekiliyor. Amerikan ve hollywood mantığı hakim olmaya başladı. Neden dünyanın en iyi filmleri oralardan çıkıyor, çünkü edebiyattan besleniyorlar. Kitapları senaryolaştırıyorlar. Artık bunu bizde yapmaya başladık.
Söylenecek daha çok şey var üzerine ama kısaca günümüz edebiyatı çok kötü demek gerçekten büyük haksızlık olur. Sadece arayıp bulmak üşüyor bize. Unutulmamalı ki her yazarımız bilbordlarda reklam yapabilecek maddi olanaklara sahip değil.:)
açık konuşmak gerekirse şu bahsettiğin kitapların filmleştirilmesine karşı biriyim :) ama haklısın sinemanında edebiyattan beslenmesi gerekli ama bunu kitapları filmleştirmek yerine daha yaratıcı sağlam senaryo yazarak yapmalılar diye düşünüyorum.. bizim sinema sektörümüz hakkında senin kadar umutlu ve güzel konuşamayacağım maalesef.. :)
dediğim gibi yeni isimlerler karşılaşmak beni korkutuyor. :) ön yargı diyorum buna (utanarak ) ama tüm kalbimle sizin haklı olmanızı ümit ediyorum umarım bahsettiğiniz kadar iyi durumdayızdır :))
ama kabul ediyorum vardır illaki iyiyer ama kötü ve zenginlerin gölgesinde bu yeteneklerin kaybolması gerçekten üzücü.. sanat edebiyat bu kadar zor olmamalı.. herkes hakettiği yerde olmalı diye düşünüyorum :)
Film konusunda elbette, Recep İvedikten filan söz etmiyorum.:) Sanat filmlerimizden söz ediyorum. Dünya sanat severlerinin izlediği, hatta ödül verdiği ancak bizim adını dahi bilmediğimiz çok film var. Sadece yatırım sıkıntımız var. Onu da aştığımız zaman çok daha iyi işler çıkacak.
Biz bir doğu ülkesiyiz, sanatı ve edebiyatı batıdan öğrenmek yerine onlara öğretmemiz lazım. Çünkü batı posmoderniz mi karşısında doğu toplumlarının en güçlü sanat silahı inanç toplumları olması avantajı var. Düşünecek olursak batı hamburger yerken bizim yediğimiz yemekleri yapabilmek dahi bir ustalık ve sanat istiyor. Önyargınızın sadece sanata yatırım olmayışından ortaya çıktığını düşünüyorum.
Fakat şunu da bir düşünelim. O bilmediğin iyi adamları okumaz, kitaplarını almaz, dergilerini edinmezsen o hep saklı olduğu yerde kalacak. Ona hiçbir zaman şans vermemiş olacaksın.
Kitaplar filmleşsin, bu çok güzel bir olgu. Ancak hakkıyla bir yatırımla filmleşsin. Sen kalkar çok kült bir eseri sıfır bütçeyle film yapmaya kalkarsan bırak sinemayı edebiyata da zarar vermiş olursun.
Bunun uzun uzadıya konuşulması gereken hususlar, sadece şunu biliyorum ben. Sanatı yücelten ve kalitesini belirleyen toplumdur, yani biziz. Sen neyi satın alırsan o senin yücelttiğin şey olur. Ve elbette daha kalitelisini talep etme hakkımız olur. Ancak Ahmet Batmanı fenomen yaparak hiçbir şeyi talep etme hakkımız filan yok. Önce tutar soğuk kahveyi yazar, hadi toplum bunu sevdi ardına birde sabah uykumu döşeyeyim der. Devamını da ben saymayayım, siz tahmin edersiniz. Akşam acıkmam, bira sonrası işmeme falan filan.