Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
<37>''Oğlum Hayri! derdi. İyi bir saatçi olup olmayacağını bilmiyorum. Doğrusu, bunu senin hayrın için çok isterdim. Sen erken yaşta bir iş tutup ona kendini vermezsen büyük sıkıntılara uğrayabilirsin. Yaradılışın mütevazı insan yaradılışı... Hayata ve etrafa karşı yeter derecede dayanıklı değilsin. Seni ancak iş kurtarabilir. Yazık ki bu iş için lazım olan dikkat sende yok. Fakat saatleri seviyorsun, onlara acıyorsun! Bu mühim bir şeydir. Sonra ayrıca dinlemek gibi bir hasletin var. Burası muhakkak. Dinlemesini biliyorsun, ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir şeye yaramasa bile insanın boşluğunu örter, karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır! diye iltifat ederdi.
- "Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!" -sayfa 33-
- "Hayatta 'hep'i elde etmek için 'hiç'in kısır çölünde yaşamayı tercih etmişti. -sayfa 51-
- "Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir." -sayfa 54
Bu yorum silinmiş
Bu yorum silinmiş
<S.345> Holde sol tarafta büyük sofanın üzerinde Zehra yeni yaptırdığı tuvaletin uzun eteklerini yayarak oturmuş, elindeki içki kadehini sallaya sallaya etrafındaki delikanlılarla bilmediği dillerle veyahut o anda hepsinin birden bildikleri tek dille konuşuyordu.Takribî Ahmet Efendi'nin torunu bu akşam hakikaten güzeldi ve etrafındakilerin hepsi ona hayrandı.Küçük el işaretlerine, çenesinin kendinden çok memnun dikliğine baktım, gerçekten mesuttu.Fakat ne kadar annesine benziyordu! Bir ara gençlerden biri eline bir tabak içinde biraz yiyecek tutuşturdu.Kızım dizleri üzerinde rahat rahat yemeğe başladı. Evimizin eski ananesini bir iki yıl içinde tamamiyle unutmamış olduğuna sevindim. Senelerce kuru ekmeğimizi böyle dizlerimiz üzerinde yemiştik.
<373> Hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirden bir türlü silkinip çıkamayaşımız yüzünden degilmidir.
<382> O gece yatağımda hep eski fakir evimizi hatırladım. Küçücük Ahmet'in kafesi sarkan cumbadan kırık kenarlı bir saksıda yetiştirdiği sardunya çiçeği sabaha kadar gözümün önünden gitmedi.İki de bir yatağımda silkiniyor, onu sabahleyin kahvaltıda bir kere daha göreceğime seviniyordum.