Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
"Bir erkeğin evlenmeden önce bir kadına verdiği tüm güllere öpücüklere ve akşam yemeklerine karşın, gizliden gizliye istediği tek şey, evlilik işlemleri biter bitmez kadının mutfak paspası gibi ayaklarının altına serilmesiydi."
Sylvia Plath -Sırça Fanus
"Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkanıp kalmış biri için, dünyanın kendisi kötü bir düştür."
'Karanlığın sızdığını görüyor musun çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde. Tutamıyorum içimde hayatımı. ''
Sylvia Plath
Ariel adlı şiir kitabında Plath, kadına biçilen bütün toplumsal rollere karşı çıkar. Özellikle Lesbos adlı şiiri çok acımasızdır bu anlamda:
O sırada yağ kokuyor ortalık, bebek boku kokuyor.
En son aldığım uyku hapları yüzünden sersemleşmişim, ahmaklaşmışım,
Sanki pişen yemeğin dumanında, cehennem dumanında
Yüzüyor kafamız, zehirli iki zıt yaratık,
Kemiklerimiz, saçlarımız.