Ütopya, ideal toplum düzeni arayışının edebiyata yansımasıdır. Thomas More 1516'da yazdığı “Utopia” adlı eserinde, idealize edilmiş bir huzur ve mutluluk ülkesi kurgulamış; bu kurguya Yunanca "yok, olmayan" anlamındaki 'ou', "mükemmel olan" anlamındaki 'eu' ve "yer/toprak/ülke" anlamındaki topos sözcüklerinin birleşimini andıran Utopia ismini uygun görmüştür. Platon’un “Devlet” adlı eserinde ideal yönetim biçimi felsefi açıdan sorgulanır; Thomas More’un eserinde Platon’dan esintiler gözlemlenir. Francis Bacon’ın “Yeni Atlantis” ve Tommaso Campanella’nın “Güneş Ülkesi” isimli kitapları da bu çerçevededir.
Distopya ise içeriğinde barındırdığı olumsuz göndermelerle ütopyanın karşıtı konumdadır. Ütopyada gelecek güzel günlerden söz edilirken, distopyada bugünden daha karanlık gelecekten söz edilir. Bu yüzden kara ütopya da denir bu tür ütopyalara. Kara ütopyaların en bilinenleri George Orwell’in “1984” ve Aldous Huxley’in “Cesur Yeni Dünya” adlı eserleridir.
William Morris’in “Gelecekten Anılar” adlı romanı ise hem kurgusundaki başarı hem de insanların yalnız mutlu olmak için çalıştığı, çalışmanın sanata ve eğlenceye dönüştüğü bir toplumu tasvir eden içeriği ile takdiri hak eden bir ütopyadır.
Ütopya ve distopya kitaplar, ideal toplum ya da kıyamet tasavvuruna dönük içerikleriyle bilimkurgu kategorisinin biraz dışına taşarlar. Ancak siyaset bilimi, hukuk, iktisat vs. sosyal bilimlerin de neticede bilim olduğu hatırlanırsa, geleceğin toplumuna yönelik öngörülerin, kehanetlerin de bilimkurgu sınıfına dahil olduğu rahatça söylenebilir.