Dedemin sandığından çıkan kutsal defterin son sayfasında şöyle yazıyordu: 17 yaşında, hayatının Nisanında, bilinçsizce Dionysosa öykünen bir oğlan, yaşar gibi yapan ölüler ile kendisine her daim direnen zamanın gölgelediği rüyaların çapraz ateşinde, yolun sonunda varsaydığı ışığa ulaşmaya çabalıyorsa, yapabileceği ve yapması gereken şey aynıdır: Bir an önce, sözde ahlaki sürüsel cenderenin orantısız tahakkümü altında keskin, parlak köşeleri perdahlanan alev alev erkekliğini yaşamaya başlamak...Çocukluktan, erkek fahişeliğe giden, acıyla zevkin her zamankinden daha da fazla eşanlamlı olduğu hayat yolunda, cehennete uzanan saykodelik manzaralı bir yolculuk... Sitarların gölgesinde, hayallerimizin komünizmiyle kol kola...Yoldaşlar ise, en az bizim kadar saf ve aşağılık 12 Azize, Zaman-Tanrının bin bir türlü acıyla meshettiği bakire intiharlar...Ali Ece bu sefer de Tarkan Güvelinin resimleriyle güneşin kalbini eşeliyor
Dedemin sandığından çıkan kutsal defterin son sayfasında şöyle yazıyordu: 17 yaşında, hayatının Nisanında, bilinçsizce Dionysosa öykünen bir oğlan, yaşar gibi yapan ölüler ile kendisine her daim direnen zamanın gölgelediği rüyaların çapraz ateşinde, yolun sonunda varsaydığı ışığa ulaşmaya çabalıyorsa, yapabileceği ve yapması gereken şey aynıdır: Bir an önce, sözde ahlaki sürüsel cenderenin orantısız tahakkümü altında keskin, parlak köşeleri perdahlanan alev alev erkekliğini yaşamaya başlamak...Çocukluktan, erkek fahişeliğe giden, acıyla zevkin her zamankinden daha da fazla eşanlamlı olduğu hayat yolunda, cehennete uzanan saykodelik manzaralı bir yolculuk... Sitarların gölgesinde, hayallerimizin komünizmiyle kol kola...Yoldaşlar ise, en az bizim kadar saf ve aşağılık 12 Azize, Zaman-Tanrının bin bir türlü acıyla meshettiği bakire intiharlar...Ali Ece bu sefer de Tarkan Güvelinin resimleriyle güneşin kalbini eşeliyor