Annem ve babam elleri birbirine kenetli, gözlerinde aşkla, yaşlı bir ağacın gölgesinden beni seyrederlerken, ben diğer çocuklarla oynardım. Bir top ya da frizbinin peşinden koştururken annemle babamın şakalaşıp gülüştüklerini duyardım. “Bana bakın! Bana bakın!” diye seslenirdim. Bakarlardı. Ailelerin çocuklarını seyrettikleri gibi beni seyrederlerdi. Beni gururla izlerlerdi. Oğulları, neşeleri... Geriye dönüp o yaşlarıma bakıyorum da...
O ağacın altında ikisi de gülümserken onlara bakardım. Boğazlarının bir kulaktan diğerine kadar kesik olduğunu hayal ederdim, açık yaradan kan fışkırıyor ve o fışkıran kan önlerindeki çimenlerin arasında birikiyordu. Gülerdim, kalbim güm güm atardı, çok gülerdim.
Tabii ki bu yıllar önceydi, ancak elbette bunun başladığı yıllar o yıllardı.
“Ürkütücü, korkunç… Ve elinizden bırakmanız imkânsız! 4. Maymun bir gerilim romanında olması gereken her şeye sahip. Mutlaka okunmalı!”
-Heather Graham-
“Se7en ve Olağan Şüpheliler geleneğini hatırlatacak şekilde yazılan 4. Maymun, baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Bir solukta okuyacaksınız!”
-David Morrell-
“Seri katil kurgularından bugünlerde çok fazla var, eşsiz olanı ortaya çıkarmak için güçlü bir görüş ve kurnaz bir planlama gerekiyor. 4. Maymun tam olarak bunu yapıyor ve bize birden fazlasını veriyor. Yapboz hayranları için eşi bulunmaz, hikâye içinde hikâye barındıran, garip ve şaşırtıcı bir roman bu. Baştan sona gerçek ve sağlam bir gelirim.”
-Jack Ketchum-
“Cesur ve ustaca yazılmış bir gerilim romanı. Dâhi bir katilin zihnine yapılan karanlık bir yolculuk ve iyilik için onu durdurmakla görevli insanlar… Barker bir katilin hikâyesini, kendine özgü bir tutku ve zekâyla yazmış. Lee Child, dengini buldun.”
-Tosca Lee-
“Ürpertici ve leziz, sürükleyici bir kitap.”
-Kelley Armstrong-
“Sürükleyici, bağımlılık yapan ve şeytanî bir zekâyla ilerleyen olaylar… Açılıştan itibaren okuru yaylım ateşine tutan 4. Maymun, sizi yakalayacak ve gitmenize asla izin vermeyecek. J.D. Barker müthiş bir yeni yetenek.”
-Barry Lancet-
Annem ve babam elleri birbirine kenetli, gözlerinde aşkla, yaşlı bir ağacın gölgesinden beni seyrederlerken, ben diğer çocuklarla oynardım. Bir top ya da frizbinin peşinden koştururken annemle babamın şakalaşıp gülüştüklerini duyardım. “Bana bakın! Bana bakın!” diye seslenirdim. Bakarlardı. Ailelerin çocuklarını seyrettikleri gibi beni seyrederlerdi. Beni gururla izlerlerdi. Oğulları, neşeleri... Geriye dönüp o yaşlarıma bakıyorum da...
O ağacın altında ikisi de gülümserken onlara bakardım. Boğazlarının bir kulaktan diğerine kadar kesik olduğunu hayal ederdim, açık yaradan kan fışkırıyor ve o fışkıran kan önlerindeki çimenlerin arasında birikiyordu. Gülerdim, kalbim güm güm atardı, çok gülerdim.
Tabii ki bu yıllar önceydi, ancak elbette bunun başladığı yıllar o yıllardı.
“Ürkütücü, korkunç… Ve elinizden bırakmanız imkânsız! 4. Maymun bir gerilim romanında olması gereken her şeye sahip. Mutlaka okunmalı!”
-Heather Graham-
“Se7en ve Olağan Şüpheliler geleneğini hatırlatacak şekilde yazılan 4. Maymun, baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Bir solukta okuyacaksınız!”
-David Morrell-
“Seri katil kurgularından bugünlerde çok fazla var, eşsiz olanı ortaya çıkarmak için güçlü bir görüş ve kurnaz bir planlama gerekiyor. 4. Maymun tam olarak bunu yapıyor ve bize birden fazlasını veriyor. Yapboz hayranları için eşi bulunmaz, hikâye içinde hikâye barındıran, garip ve şaşırtıcı bir roman bu. Baştan sona gerçek ve sağlam bir gelirim.”
-Jack Ketchum-
“Cesur ve ustaca ya... tümünü göster
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2018/04/4-maymun-4mk-thriller-1-jd-barker-kitap.html
Son zamanlarda okuduğum en iyi polisiye romanlardan olduğunu söyleyebilirim bu kitabın rahatlıkla. Genel olarak polisiyelerde bazı şeyleri, karakterlerin kanıtları birleştirmeleri ya da bir kanıttan yola çıkarak buldukları sonuçlar uçuk gelirken aslında bu kitabı okurken her şeyi mantık çerçevesine oturtabildim.
Neredeyse hepimiz üç maymunu biliyoruz. Görmedim, duymadım, bilmiyorum. Katilimiz ise pek fazla bilinmeyen dördüncü maymun olan kötülük yapmadımı ilham alıyor kendine. Suçlu olduğunu bildiği insanların en yakın kadın akrabalarını hedef alarak onları kendince cezalandırıyor.
Yedinci kurbanını kaçırdığında, Dedektif Porter ve ekibi onu bulmak için yıllardır uğraştığından bir kez daha işe koyulurlar tabi işler bu kez farklı yürüyecektir.
Asıl olaylara ek olarak yazar katilin çocukluk günlüğüne de yer vermiş iki üç bölümde bir. Açıkçası kitabı okurken en çok keyif aldığım yerler o kısımlardı. Şimdi polisiye romanda niye onu merak ediyorsun diyeceksiniz, katilimiz nasıl bu şekil bir psikolojiye girmiş ilerleyen yaşlarında, en önemli etken yetişme şekli onlara tanık oluyorsunuz.
Olaylar çözüldükçe tahmin ettiğim kısımlar olsa da şaşırdığım, şoka girdiğim çok yer oldu. Yazar akıcı bir üslup kullandığından olanları rahat bir şekilde kavrayabildim. Ayrıca birkaç kısımda kurbanların oldukça kötü bir hale geldiklerini söylemem lazım, beni pek etkilemedi okurken ama midesi hassas olanların gözünde canlanacak şeyler onlara kendilerini pek iyi hissettirmeyebilir.
Katilimiz bayağı zeki beri, okurken onu sevmedim desem yalan olur. Tabi yanlış anlaşılmasın katilliğini değil karakteri sevdim amacı ve aklının farklı işleyişi güzel bir biçimde yansıtılmıştı. Zaten günlükleri sayesinde kitaptaki karakterlerden en çok onu tanıdım.
Sonu ise tam devam kitabı merak ettirecek türden. Bazı kitaplarda hiçbir şey çözülmüyor deli oluyorum ama bu kitap devamı için de başka bir potansiyel taşır nitelikteydi. Yani olaylar başka bir boyuta geçecek gibi.
Annem ve babam elleri birbirine kenetli, gözlerinde aşkla, yaşlı bir ağacın gölgesinden beni seyrederlerken, ben diğer çocuklarla oynardım. Bir top ya da frizbinin peşinden koştururken annemle babamın şakalaşıp gülüştüklerini duyardım. "Bana bakın! Bana bakın!" Diye seslenirdim. Bakarlardı. Ailelerin çocuklarını seyrettikleri gibi beni seyrederlerdi. Beni gururla izlerlerdi. Oğulları, neşeleri...Geriye dönüp o yaşlarımı düşünüyorum da...O ağacın altında ikisi de gülümserken onlara bakardım.Boğazlarının bir kulaktan diğerine kadar kesik olduğunu hayal ederdim, açık yaradan kan fışkırıyor ve fışkıran kan önlerindeki çimenlerin arasında birikiyordu. Gülerdim, kalbim güm güm atardı, çok gülerdim.
Tabi bu yıllar önceydi, ancak elbette ki bunun başladığı yıllar, o yıllardı.
🙈🙉🙊❓
Kesinlikle 10 puanı hakkediyor.Suana kadar okuduğum en iyi gerilim kitaplarından biriydi.Tek kelimeyle bayıldım.
Bu kitaplar ilgili o kadar çok şey yazabilirim ki. Öncelikle #polisiyeroman seviyorsanız sizi gerçekten saracaktır. Her bölümden sonra merakınız daha da artacak. Özellikle katilin günlüğü olan kısımlarda sadece oraları okumak isteyebilir ve benim gibi göz atmamak için kendinizi tutmaya çalışabilirsiniz.
Yazar bizi genç bir kızın kurtarılması için zamanla yarışan polislerin dünyası ile katilin çocukluğundan başlayan bir serüvenin ortasında bırakıyor.
Birkaç yıldır 4MYMN diye adlandırılan katilin peşinde olan ekip bir kaza ile tekrar olayların peşine düşmekte. Zamanları kısıtlı. Katil ise organize ve sabırlı. Belli bir sistemi var.
İzinde olması gerekirken katili başından beri takip eden Porter olay yerine çağrılıyor. Porter ayrıca ilginç bir karakter. Yaşadıkları ile zekası ile sabrı ile...
Gelelim katilin güncesine. Okurken kendimi bir ara Hannibal ile karşılaşmışım gibi hissettim. Bazı bölümlerde midem kalkmadı değil.
Ve Emory...Kurbanımız... bu kısımlar için söylenecek şey azim ve umutsuzluğun çarpışmasıydı bence.
Genel olarak yazar okuyucusunu ters köşe yapmaktan hiç kaçınmamış.
Polisiye sever olarak, yazarın diğer kitaplarını da bir an önce okumak için sabırsızlanıyorum.
John Verdon'un kitaplarını saymazsam son yıllarda okuduğum en iyi polisiyelerden. Hikayenin devamı da var. İsmi "5. Cinayet" Çoktan alınacaklar listeme girdi.
Bu kalitede kurgular okuyunca sonraki kitaplar biraz yavan kalıyor. Tüm polisiye sevenlere tavsiye ediyorum. Dedektif ve ekibini de beğendim.
Teşekkürler Nemesis kitap. Bu romanı dilimize çevirdiğin için.
Ciltli, 488 sayfa
Ocak2018 tarihinde, Nemesis Yayınları tarafından yayınlandı