Çizgiroman, çizgi ve yazının bir arada olduğu, kolay okunur ve anlaşılır evrensel bir tür. Türkiyedeki en uzun soluklu ve geniş okur kitlesine ulaşan tek çizgiroman ise hiç kuşkusuz Abdülcanbaz... Abdülcanbaz, bir bakıma Türkiyenin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel tarihinin aynası gibidir... Toplumsal gerçeklikle bire bir bağlantılı olarak kurgulanan bir çizgiromandır... Yaklaşık 50 yıl önce, 1957de Demokrat Partinin karabasan gibi toplumun üzerine çöktüğü bir ortamda Milliyet sayfalarında boy göstermeye başladı Abdülcanbaz; kısa sürede halkın sevgisini kazanarak, mertliği ve cesur yürekliliğiyle okurun hayranlığını üzerinde toplayan, tapılası bir halk kahramanı oldu; o günlerden bugünlere Türkiye gündeminin en esaslı gözlemcisi ve sözcüsü olarak yaşamını sürdürüyor; şimdilerde ise, zaman zaman anılara dalarak da olsa, memleketin hallerini, Cumhuriyette izlemeye devam ediyor. Prof. Dr. Nazife Güngör bu kitapta, Abdülcanbazın öyküsünü ve derinlemesine bir çözümlemesini okurla buluşturuyor.
Çizgiroman, çizgi ve yazının bir arada olduğu, kolay okunur ve anlaşılır evrensel bir tür. Türkiyedeki en uzun soluklu ve geniş okur kitlesine ulaşan tek çizgiroman ise hiç kuşkusuz Abdülcanbaz... Abdülcanbaz, bir bakıma Türkiyenin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel tarihinin aynası gibidir... Toplumsal gerçeklikle bire bir bağlantılı olarak kurgulanan bir çizgiromandır... Yaklaşık 50 yıl önce, 1957de Demokrat Partinin karabasan gibi toplumun üzerine çöktüğü bir ortamda Milliyet sayfalarında boy göstermeye başladı Abdülcanbaz; kısa sürede halkın sevgisini kazanarak, mertliği ve cesur yürekliliğiyle okurun hayranlığını üzerinde toplayan, tapılası bir halk kahramanı oldu; o günlerden bugünlere Türkiye gündeminin en esaslı gözlemcisi ve sözcüsü olarak yaşamını sürdürüyor; şimdilerde ise, zaman zaman anılara dalarak da olsa, memleketin hallerini, Cumhuriyette izlemeye devam ediyor. Prof. Dr. Nazife Güngör bu kitapta, Abdülcanbazın öyküsünü ve derinlemesine bir çözümlemesini okurla buluşturuyor.