“. . . pek çok labirent saydım size, ama bunların hiçbiri Flann O’Brien’ın kitabı kadar karmaşık değil. (...) Ağaca Tüneyen Sweeny yalnızca bir labirent değil: kitap, İrlanda romanını yaratmanın pek çok olası yolu üzerine bir tartışma, İrlanda’nın tüm stillerini örnekleyen ya da parodisini yapan düzyazı ve nesir alıştırmalarından oluşan bir repertuvar aynı zamanda.”
JORGE LUIS BORGES
İrlanda kültürü hakkında alabildiğine komik bir parodi olarak da okunan Ağaca Tüneyen Sweeny (At Swim-Two-Birds), pinti amcasıyla birlikte Dublin’de yaşayan miskin ve derbeder bir üniversite öğrencisinin öyküsünü anlatıyor. Dublin sokaklarında aylaklık eden, fırsat buldukça kafa çeken, ahbaplarıyla felsefi ve edebi konularda sohbet etmeyi seven bu genç, vaktinin çoğunu yatağında okumakla ya da romanını yazmakla geçirir. Yazmakta olduğu romanda, kendisi gibi yatağına düşkün, tuhaf mı tuhaf bir yazar olan başkarakter Trellis de bir roman yazmaktadır. Trellis’in yarattığı ve diğer yazarlardan ödünç aldığı kurgu karakterler zaman içinde kontrolden çıkıp başkaldırarak kötü yazarlığının bedelini ona fena ödetirler...
Flann O’Brien’ın çılgın zekâsı ile İrlandalılara özgü hiciv ve espri anlayışının adeta dizginlerinden boşanmışçasına dans ettiği; absürd, grotesk, kara mizah, mitoloji ve en saf haliyle saçmalığın baş döndürücü bir şekilde harmanlandığı Ağaca Tüneyen Sweeny, tüm bunların yanı sıra, Joyce’un Ulysses’te yaptığı gibi benzersiz bir Dublin betimlemesi sunuyor.
“Hakiki bir mizah duygusuna sahip, gerçek bir yazar.”
JAMES JOYCE
“. . . pek çok labirent saydım size, ama bunların hiçbiri Flann O’Brien’ın kitabı kadar karmaşık değil. (...) Ağaca Tüneyen Sweeny yalnızca bir labirent değil: kitap, İrlanda romanını yaratmanın pek çok olası yolu üzerine bir tartışma, İrlanda’nın tüm stillerini örnekleyen ya da parodisini yapan düzyazı ve nesir alıştırmalarından oluşan bir repertuvar aynı zamanda.”
JORGE LUIS BORGES
İrlanda kültürü hakkında alabildiğine komik bir parodi olarak da okunan Ağaca Tüneyen Sweeny (At Swim-Two-Birds), pinti amcasıyla birlikte Dublin’de yaşayan miskin ve derbeder bir üniversite öğrencisinin öyküsünü anlatıyor. Dublin sokaklarında aylaklık eden, fırsat buldukça kafa çeken, ahbaplarıyla felsefi ve edebi konularda sohbet etmeyi seven bu genç, vaktinin çoğunu yatağında okumakla ya da romanını yazmakla geçirir. Yazmakta olduğu romanda, kendisi gibi yatağına düşkün, tuhaf mı tuhaf bir yazar olan başkarakter Trellis de bir roman yazmaktadır. Trellis’in yarattığı ve diğer yazarlardan ödünç aldığı kurgu karakterler zaman içinde kontrolden çıkıp başkaldırarak kötü yazarlığının bedelini ona fena ödetirler...
Flann O’Brien’ın çılgın zekâsı ile İrlandalılara özgü hiciv ve espri anlayışının adeta dizginlerinden boşanmışçasına dans ettiği; absürd, grotesk, kara mizah, mitoloji ve en saf haliyle saçmalığın baş döndürücü bir şekilde harmanlandığı Ağaca Tüneyen Sweeny, tüm bunların yanı sıra, Joyce’un Ulysses’te yaptığı gibi benzersiz bir Dublin betimlemesi sunuyor.
“Hakiki bir mizah duyg... tümünü göster
"... pek çok labirent saydım size, ama bunların hiçbiri Flann O'Brien'ın kısa zaman önce çıkan kitabı Ağaca Tüneyen Sweeny kadar karmaşık değil. Ağaca Tüneyen Sweeny yalnızca labirent değil; kitap İrlanda romanını yaratmanın pek çok olası yolu üzerine bir tartışma, İrlanda'nın tüm stillerini örnekleyen ya da parodisini yapan düzyazı ve nesir alıştırmalarından oluşan bir repertuvar aynı zamanda."
Bu sözleri söyleyen, labirentlerin piri Borges olunca merakınızın hızına yetişemiyorsunuz. Flann O'Brian'ın metni yazarın kendisi gibi çeşitli talihsizlikler yaşamış. Kitabı yayımlayan yayınevinin deposuna bir bomba düşene dek 244 adet satmış. Bu patlama kitaba ait kopya bırakmamakla birlikte James Joyce ve Jorge Luis Borges'e ulaşıyordu yine de.
Üstkurmaca tekniğinin dahiyane bir örneği olan Ağaca Tüneyen Sweeny'de Flann O'Brien üç katmanlı bir roman oluşturuyor; Kendisi anlatıcıyı; anlatıcı, bir yazar olarak romanında inşa ettiği Trellis'i ve Trellis'de Furriskey'i ve arkadaşlarını yaratıyor. Bu katmanları takip etmek pek zor olmasa da yine uyanık olmanın bir zararı dokunmayacaktır.
Kitaptaki diyaloglar muazzam. Bu mizah gücünün yalnızca yerel bir unsur olmadığını, entelektüel bir kaynaktan doğduğunu görüyoruz. Flann O'Brien bir zincir hattıymışcasına ilerleyen koyu diyalogları esinlenme yoluyla oluşturuyor. Misal Homeros'un bahsi geçerken, kör olduğunun belirtilmesi üzerine, başka biri, yardım almadan karşıdan karşıya geçen bir körün hikayesini anlatabiliyor. Ki Homeros'a da gelişin bir öncesi var tabi. Bu diyalog zincirini Joyce'un Ulysses ile o dönem zirveye taşıdığı bilinç akışının, diyalogla tavlanmış hali olarak ifade edebiliriz.
Kitaptan bana aktarılan estetik şevk bir kenara oldukça eğlendiğimi de gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. O'Brien'ın anlatıcısının yarattığı Trellis'in kurguladığı karakterlerin bir gerçeklik üzerine tartışır dururlar sıkla. Bu karakterlerin Trellis'i de içinde bulundukları -yani yazarı- dahil etmeleri sanırım Usta ile Margarita ve Cortazar'a has metinler dışında en eğlendiğim kısımları oluşturdu. Ve bu gerçeklik tartışması okuruna, gerçek hangisi, sorusunu ekseriyetle sorduruyor.
Kurgudakinin, kendi yazgısının fitilini ateşleyinin peşine düştüğü bir labirent, sayfalarda sıçramayı sevenler için.
Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim, anlatıcının yazdığı romana, arkadaşı tarafından gelen şu eleştiri;' hepsi aynı biçimde davranıyor, hangisi hangisi karar vermek zor'" Flann O'brien kurgusuyla ne ironik bir tespit olmuştur!
Karton Cilt, 310 sayfa
Everest tarafından yayınlandı