80’li yılların bildik depolitizasyon sürecinin ürünlerinden olan köşedönmecilik, vicdanı, diğerkâmlığı ve ahlâkı ıskartaya çıkarıp değer namına ne varsa tahrip ediyor. Medya “yükselen değerler” diye bir terane tutturarak kapitalizmin 200 yıllık ‘değer’lerini (tüketim, bireycilik, başarı ve iktidar hırsı vs.) cilalayıp dolaşıma sokuyor. Piyasa “yenilik”, “değişim” gibi “parlak” ama içi boş sloganlarla insanlığımıza saldırıyor.İnsanların kendilerinden başka bir yol göstericisi olmadığı düşüncesinden yola çıkan sosyalizmin bu haklılığını insanlara yeniden ikna edici bir alternatif olarak sunabilmek için ahlâk-siyaset ilişkisini ciddi bir biçimde ele alması gerektiğini, dini ve kapitalizmi amansızca eleştirmeyi sürdürürken “pozitif bir etik” konusunda da artık inandırıcı öneriler getirmesi gerektiğini düşünüyoruz.Hayati önem atfettiğimiz bu konuda yayımlamayı tasarladığımız bir dizi kitabın ilki olan Ahlâk ve Modernlik, modern dünyadaki çeşitli ahlâk anlayışlarının toplumsal önvarsayımlarının eleştirel bir analizini sunarak yolu açıyor. Ross Poole, Anglosakson felsefe geleneğinin yararcılık, Kantçılık, haklar, erdem vs. gibi bildik kaygılarının ötesine gidip iktidar, cinsiyet, nihilizm ve milliyetçilik gibi ahlâki açıdan canalıcı içerimleri olan meselelere derinlemesine bir bakış getiriyor. Piyasanın öngerektirdiği insan ve akıl anlayışının, “gerekli bir yanılsamalar sistemi” olarak kavranan bir sözde-ahlâktan ötesine izin veremeyeceğini vurguluyor. Ahlâkın mümkün olabilmesi için toplumsal kimlikle bireysel kimlik arasında çatışmanın değil de sürekliliğin olduğu bir toplum biçimi yaratma mücadelesinin zorunluluğunu, bunun için de farklı bir akıl, benlik ve kolektivite tasavvuru geliştirmek gerektiğini söylüyor. İşe, “kadınsı özel hayat” alanına kapatılmış bulunan sevgi, dostluk, özen gibi özellikleri, araçsal aklın egemen olduğu “erkek kamusal hayat”a taşıma mücadelesi vermekle başlayabileceğimizi belirtiyor.“Burada ve şimdi” ahlâklı yaşamak isteyenler için ufuk açıcı bir kitap.
80’li yılların bildik depolitizasyon sürecinin ürünlerinden olan köşedönmecilik, vicdanı, diğerkâmlığı ve ahlâkı ıskartaya çıkarıp değer namına ne varsa tahrip ediyor. Medya “yükselen değerler” diye bir terane tutturarak kapitalizmin 200 yıllık ‘değer’lerini (tüketim, bireycilik, başarı ve iktidar hırsı vs.) cilalayıp dolaşıma sokuyor. Piyasa “yenilik”, “değişim” gibi “parlak” ama içi boş sloganlarla insanlığımıza saldırıyor.İnsanların kendilerinden başka bir yol göstericisi olmadığı düşüncesinden yola çıkan sosyalizmin bu haklılığını insanlara yeniden ikna edici bir alternatif olarak sunabilmek için ahlâk-siyaset ilişkisini ciddi bir biçimde ele alması gerektiğini, dini ve kapitalizmi amansızca eleştirmeyi sürdürürken “pozitif bir etik” konusunda da artık inandırıcı öneriler getirmesi gerektiğini düşünüyoruz.Hayati önem atfettiğimiz bu konuda yayımlamayı tasarladığımız bir dizi kitabın ilki olan Ahlâk ve Modernlik, modern dünyadaki çeşitli ahlâk anlayışlarının toplumsal önvarsayımlarının eleştirel bir analizini sunarak yolu açıyor. Ross Poole, Anglosakson felsefe geleneğinin yararcılık, Kantçılık, haklar, erdem vs. gibi bildik kaygılarının ötesine gidip iktidar, cinsiyet, nihilizm ve milliyetçilik gibi ahlâki açıdan canalıcı içerimleri olan meselelere derinlemesine bir bakış getiriyor. Piyasanın öngerektirdiği insan ve akıl anlayışının, “gerekli bir yanılsamalar sistemi” olarak kavranan bir sözde-ahlâktan ötesine izin veremeyeceğini vurguluyor. Ahlâkın mümkün olabilmesi için... tümünü göster
236 sayfa
1993 tarihinde, Ayrıntı tarafından yayınlandı