Zeynep Avcı, bu kitapta topladığı öykülerinde, belleklerde, anılarda kalmış birtakım kişileri canlandırıyor. Sevdiğimiz, kızdığımız, kimini hayal meyal, kimini savruk bir bakışla anımsadığımız kişiler bunlar. Ahşap Köşkün Hanımefendisi başlığı altında toplanan öykülerde, sağlıklı bir yaşam sürmüş, belki pek bir özelliği olmayan, ama bir kuşağın tipik kişilerinden biri olmayı seçmiş bir Hanımefendinin birkaç bellekte kalmış izleri dile getiriliyor. Kitabın öbür öykülerinde ise yazar, yaşamın çeşitli kesitlerine, çeşitli anlarına, çeşitli duygularla dalışlar yapıyor; kimi zaman da korku -belki çoğunlukla da bu duygu- içindeki insanlara yaklaşmaya çalışıyor. Bütün bu öykülerde canlandırılan kişiler, hiç de önemli kişiler değil. Önemli şeyler de yaşamıyorlar. Yine de sıradan gibi görünen bu kişiler, bu yaşanan sıradan olaylar, okuyunca göreceksiniz, sonuçta fantastik duygular yaratıyorlar. Neyse ki insanın çaresizliği bile, yaşamı sıradan hale sokmak için yeterli bir neden değil.
Zeynep Avcı, bu kitapta topladığı öykülerinde, belleklerde, anılarda kalmış birtakım kişileri canlandırıyor. Sevdiğimiz, kızdığımız, kimini hayal meyal, kimini savruk bir bakışla anımsadığımız kişiler bunlar. Ahşap Köşkün Hanımefendisi başlığı altında toplanan öykülerde, sağlıklı bir yaşam sürmüş, belki pek bir özelliği olmayan, ama bir kuşağın tipik kişilerinden biri olmayı seçmiş bir Hanımefendinin birkaç bellekte kalmış izleri dile getiriliyor. Kitabın öbür öykülerinde ise yazar, yaşamın çeşitli kesitlerine, çeşitli anlarına, çeşitli duygularla dalışlar yapıyor; kimi zaman da korku -belki çoğunlukla da bu duygu- içindeki insanlara yaklaşmaya çalışıyor. Bütün bu öykülerde canlandırılan kişiler, hiç de önemli kişiler değil. Önemli şeyler de yaşamıyorlar. Yine de sıradan gibi görünen bu kişiler, bu yaşanan sıradan olaylar, okuyunca göreceksiniz, sonuçta fantastik duygular yaratıyorlar. Neyse ki insanın çaresizliği bile, yaşamı sıradan hale sokmak için yeterli bir neden değil.