Pop-aşktan göçebeliğimize, paradan politikacıya, utançtan yeni değerlere, kültür, dil, yazın... konularına dek geniş bir yelpazede, yaşadığımız bu çağda coğrafyamızda olan-bitenler... Ölçünün durduğu yerde her şey her şeye dönüşebilir diyen Tahsin Yücelin, yazın adamı kimliğini hiç unutmadan kaleme aldığı, güncelliği de aşan sıkı köşe yazıları... Ölçüsüz bir çağ için gerekli Alıntılar. TADIMLIKKız Kulesi Roland Barthes, kitaplarının en güzeli Lempire des signesde, Batı kentlerinin merkezlerinin hep dolu olduğunu, tüm uygarlık değerlerinin: tinselliğin (kiliseler), erkin (bürolar), paranın (bankalar), malın (büyük mağazalar) ve sözün (kahveler, gezinti yerleri) hep oralarda yoğunlaştığını belirttikten sonra, sözü gene Japonyaya getirerek şöyle der: Sözünü ettiğim kent (Tokyo) şöyle önemli bir çelişki sunar: bir merkezi bulunmasına bulunur ya bu merkez boştur. Tüm kent hem yasak, hem ilgisiz olan bu yeşillikler altında gizli, su hendekleriyle korunan, içinde hiç ortalarda görünmeyen bir imparator, yani, sözcüğün tam anlamıyla, kim bilir kim oturan bir yerin çevresinde döner. Her gün, çevik, güçlü, kurşun gibi hızlı gidişleriyle, taksiler, alçak tepeliği, bu görünmezliğin görünür biçimini, kutsal hiçi gizleyen bu halkadan kaçınırlar. Demek ki, çağcıllığın en büyük iki kentinden biri, merkezi artık buharlaşmış bir düşünden başka bir şey olmayan, burada varlığını herhangi bir erki yaymak için değil, kentin tüm devinimine merkezsel boşluğunun desteğini vermek için sürdüren, böylece dolaşımı sürekli bir sapmaya zorlayan, saydamsız bir sur, su, çatı ve ağaç halkası çevresine kurulmuştur. Derler ki, böylece imgesel halkasal olarak, döne döne açılır. Açık olanı bir daha söylemekte bir sakınca yoksa, Tokyada imparatorluk sarayı erk açısından kesinlikle işlevsizdir; bu bakımdan, kesin bir boşluk oluşturur; ama, merkezsel boşluk, kutsal hiç ya da buharlaşmış düşün türünden kullanımların da gösterdiği gibi, belki erkinkinden de önemli bir işlevi gerçekleştirir: uzamda süremselin yerini belirleyerek artsüremselliği, tarihi, dolayısıyla ortak (toplumsal) anlamı iletir. Kentin devinimine böylece destek verir. Öte yandan, halkasal olarak açılan imgeselden söz edildiğine göre, bireysel anlamın da yeri vardır bu boşlukta. Ama, ne olursa olsun, anlamın sürekliliği kutsal hiçe dokunulmamasına, çevresinden sapılmasına, yani hep uzağından geçilmesine bağlıdır.
Pop-aşktan göçebeliğimize, paradan politikacıya, utançtan yeni değerlere, kültür, dil, yazın... konularına dek geniş bir yelpazede, yaşadığımız bu çağda coğrafyamızda olan-bitenler... Ölçünün durduğu yerde her şey her şeye dönüşebilir diyen Tahsin Yücelin, yazın adamı kimliğini hiç unutmadan kaleme aldığı, güncelliği de aşan sıkı köşe yazıları... Ölçüsüz bir çağ için gerekli Alıntılar. TADIMLIKKız Kulesi Roland Barthes, kitaplarının en güzeli Lempire des signesde, Batı kentlerinin merkezlerinin hep dolu olduğunu, tüm uygarlık değerlerinin: tinselliğin (kiliseler), erkin (bürolar), paranın (bankalar), malın (büyük mağazalar) ve sözün (kahveler, gezinti yerleri) hep oralarda yoğunlaştığını belirttikten sonra, sözü gene Japonyaya getirerek şöyle der: Sözünü ettiğim kent (Tokyo) şöyle önemli bir çelişki sunar: bir merkezi bulunmasına bulunur ya bu merkez boştur. Tüm kent hem yasak, hem ilgisiz olan bu yeşillikler altında gizli, su hendekleriyle korunan, içinde hiç ortalarda görünmeyen bir imparator, yani, sözcüğün tam anlamıyla, kim bilir kim oturan bir yerin çevresinde döner. Her gün, çevik, güçlü, kurşun gibi hızlı gidişleriyle, taksiler, alçak tepeliği, bu görünmezliğin görünür biçimini, kutsal hiçi gizleyen bu halkadan kaçınırlar. Demek ki, çağcıllığın en büyük iki kentinden biri, merkezi artık buharlaşmış bir düşünden başka bir şey olmayan, burada varlığını herhangi bir erki yaymak için değil, kentin tüm devinimine merkezsel boşluğunun desteğini vermek için sürdüren, böy... tümünü göster