Niyet ve ihlâs Niyet ve ihlâs’a dair öz ve vurgulu bir yaklaşım, kişinin amelinin kabule götürecek yolları sade bir uslüpla okuyacaksınız. Müslüman kardeşim! Sana sunduğum bu sayfalar, imanın en yüksek ve temel şubelerinin birinden, bu dinin en büyük makamlarından ve Rabbanîlerin en yüce ahlâklarının birinden bahsetmektedir ki, o da ihlâstır. Bu öylesine önemlidir ki, Allah (c.c.), bunun olmadığı hiçbir ameli kabul etmez ve bunsuz hiçbir ameli güzel saymaz. Süleyman (a.s.), bu konuda Rabbine şöyle yalvarmıştı: “Rabbim! Bana, anama ve babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin salih amel işlememi ilham eyle ve beni sâlih kullarının arasına koy!” Sâlih amel; hadd-i zatında ancak ihlâsla, küçüğü ve büyüğü, açığı ve gizlisiyle her türlü şirkten uzak olarak edâ edildiğinde Allah’ı (c.c.) razı eder: “Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” İhlâs da ancak samimi niyet bulunduğunda, kasıt sadece Allah rızası olduğunda, amel başka karışımlardan, nefsanî ve dünyevî eğilimlerden uzak olduğunda gerçekleşir. Bu ise, insanın nefsanî hazlarından sıyrılıp Rabbine bağlanması, bunun sonucu Rabbinin ona zayıflıktan sonra güç, korkudan sonra güven, fakirlikten sonra zenginlik bahşetmesi demektir. Müslüman kardeşim! Bu sayfalarda nefsinle cihada, onun gizli arzularıyla –ki bunlar açık arzularından daha tehlikelidir- mücadelene yardımcı olacak bilgiler bulmanı, böylece kendini sırf Allah’a adamanı ve her şeyinle Allah için var olmayı başarmanı umuyorum: “İyi davranışlar içinde kendini bütünüyle Allah?a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Zaten bütün işlerin sonu Allah?a varır.” Müellif: Prof. Dr. Yusuf el-Karadavi
Niyet ve ihlâs Niyet ve ihlâs’a dair öz ve vurgulu bir yaklaşım, kişinin amelinin kabule götürecek yolları sade bir uslüpla okuyacaksınız. Müslüman kardeşim! Sana sunduğum bu sayfalar, imanın en yüksek ve temel şubelerinin birinden, bu dinin en büyük makamlarından ve Rabbanîlerin en yüce ahlâklarının birinden bahsetmektedir ki, o da ihlâstır. Bu öylesine önemlidir ki, Allah (c.c.), bunun olmadığı hiçbir ameli kabul etmez ve bunsuz hiçbir ameli güzel saymaz. Süleyman (a.s.), bu konuda Rabbine şöyle yalvarmıştı: “Rabbim! Bana, anama ve babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin salih amel işlememi ilham eyle ve beni sâlih kullarının arasına koy!” Sâlih amel; hadd-i zatında ancak ihlâsla, küçüğü ve büyüğü, açığı ve gizlisiyle her türlü şirkten uzak olarak edâ edildiğinde Allah’ı (c.c.) razı eder: “Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” İhlâs da ancak samimi niyet bulunduğunda, kasıt sadece Allah rızası olduğunda, amel başka karışımlardan, nefsanî ve dünyevî eğilimlerden uzak olduğunda gerçekleşir. Bu ise, insanın nefsanî hazlarından sıyrılıp Rabbine bağlanması, bunun sonucu Rabbinin ona zayıflıktan sonra güç, korkudan sonra güven, fakirlikten sonra zenginlik bahşetmesi demektir. Müslüman kardeşim! Bu sayfalarda nefsinle cihada, onun gizli arzularıyla –ki bunlar açık arzularından daha tehlikelidir- mücadelene yardımcı olacak bilgiler bulmanı, böylece kendini sırf Allah’a adamanı ve her... tümünü göster
163 sayfa