Halikarnas Balıkçısı, Yüzyıllar boyunca Anadolu diye, Anadoluda diyar diyar gezeyim dedim, her yerin eski efsanelerinden tutup da günümüze kadar gelmiş tarihsel olayları yazayım dedim. Ne var ki, Anadolunun çeşitli ekonomik, toplumsal kargaşalığının içinden çıkabilene aşkolsun. Örneğin bir yerden bir yere giderken insan attığı bir tek adımda felsefenin baş döndürücü bir doruğuna fırlar, atılan ikinci bir adımda ise estetiğin derin bir uçurumuna tepetakla dalar... Bu efsaneler dağlara taşlara sinmekle kalmamış, bütün insanoğullarının gönüllerine de sinmiş ve onların hemen hemen kültürel bir yurdu olmuştur... diyerek Anadoludaki efsanelerin bolluğuna ve zenginliğine değinir.
Halikarnas Balıkçısı, Yüzyıllar boyunca Anadolu diye, Anadoluda diyar diyar gezeyim dedim, her yerin eski efsanelerinden tutup da günümüze kadar gelmiş tarihsel olayları yazayım dedim. Ne var ki, Anadolunun çeşitli ekonomik, toplumsal kargaşalığının içinden çıkabilene aşkolsun. Örneğin bir yerden bir yere giderken insan attığı bir tek adımda felsefenin baş döndürücü bir doruğuna fırlar, atılan ikinci bir adımda ise estetiğin derin bir uçurumuna tepetakla dalar... Bu efsaneler dağlara taşlara sinmekle kalmamış, bütün insanoğullarının gönüllerine de sinmiş ve onların hemen hemen kültürel bir yurdu olmuştur... diyerek Anadoludaki efsanelerin bolluğuna ve zenginliğine değinir.
Aslında Yunan mitolojisiyle bağlantılı bir mitimiz varmış. :)
Tüm kültürün doğduğu bu toprakların altında güzelim kültürel miraslar, üzerinde ise beton yığınları var bugün. Balıkçının anlattığı pırıl pırıl ırmaklar ve denizlerden kanalizasyon ve balçık geçiyor. Biz mirasa sahip çıkamadık.
131 sayfa