Demir çağında Anadolu, değişen teknolojinin sağladığı yeni olanaklarla yeni bir üretim ve dönüşüm sürecine girmiş, Pazar ekonomisine doğru yol almaya başlamıştı. Sevgi Aktüre elinizdeki kitapta, bu sürecin Anadolu kentlerinin mekânsal yapılarında ve bölgesel dağılımlarında neden olduğu değişimleri mercek altına alıyor. Arkeolojiyle birlikte siyasal, ekonomik ve sosyal tarihin sunduğu bakış açılarından yararlanarak bütünsel bir tablo çizen yazar, değişimin izinin sürülebildiği somut alan olarak mekân boyutuna özel bir vurgu yapıyor. Yazarın yaklaşımında mekân durağan bir yapı değil, kentlere kendi özgül kişiliklerini veren ve aynı zamanda onların geçirdikleri dönüşümleri karşılaştırmalı bir çerçeveye yerleştirmeye yarayan dinamik bir değişken halini alıyor. Kent tarihi çalışmalarının insanların parçası oldukları coğrafya ve kültürü anlamadaki yaşamsal önemine dikkati çeken Aktüre, bu amaç doğrultusunda kendi deyimiyle sokaktaki insana ulaşmayı hedefleyen bir dil kullanmaya çalışıyor. Yazarın Anadoluda Bronz Çağı Kentleri kitabının ardından, Anadolu kentlerinin yaklaşık 4500 yıllık geçmişi hakkında bugüne kadar ileri sürülen tezleri gözden geçirmeyi ve kentlerin geçirdiği dönüşüm üzerine yeniden kafa yormayı hedefleyen Tarih içinde Anadolu Kenti projesinin ikinci önemli halkası olan bu kitap, büyük imparatorluklar dönemi öncesi Anadolu tarihini merak edenlerin ilgisini çekecektir.
Demir çağında Anadolu, değişen teknolojinin sağladığı yeni olanaklarla yeni bir üretim ve dönüşüm sürecine girmiş, Pazar ekonomisine doğru yol almaya başlamıştı. Sevgi Aktüre elinizdeki kitapta, bu sürecin Anadolu kentlerinin mekânsal yapılarında ve bölgesel dağılımlarında neden olduğu değişimleri mercek altına alıyor. Arkeolojiyle birlikte siyasal, ekonomik ve sosyal tarihin sunduğu bakış açılarından yararlanarak bütünsel bir tablo çizen yazar, değişimin izinin sürülebildiği somut alan olarak mekân boyutuna özel bir vurgu yapıyor. Yazarın yaklaşımında mekân durağan bir yapı değil, kentlere kendi özgül kişiliklerini veren ve aynı zamanda onların geçirdikleri dönüşümleri karşılaştırmalı bir çerçeveye yerleştirmeye yarayan dinamik bir değişken halini alıyor. Kent tarihi çalışmalarının insanların parçası oldukları coğrafya ve kültürü anlamadaki yaşamsal önemine dikkati çeken Aktüre, bu amaç doğrultusunda kendi deyimiyle sokaktaki insana ulaşmayı hedefleyen bir dil kullanmaya çalışıyor. Yazarın Anadoluda Bronz Çağı Kentleri kitabının ardından, Anadolu kentlerinin yaklaşık 4500 yıllık geçmişi hakkında bugüne kadar ileri sürülen tezleri gözden geçirmeyi ve kentlerin geçirdiği dönüşüm üzerine yeniden kafa yormayı hedefleyen Tarih içinde Anadolu Kenti projesinin ikinci önemli halkası olan bu kitap, büyük imparatorluklar dönemi öncesi Anadolu tarihini merak edenlerin ilgisini çekecektir.