Yeni Törenin birinci yasası,
Hiçbir inanç, hiçbir tanrı hayatın kendisi kadar önemli değildir. Tek bir hayatın var ve bunu en iyi biçimde değerlendirmelisin. Çünkü hayat son bulduğunda geriye kalan toz ve topraktır.
Karanlık Çağın Sonu
Tolya Ananın günlüklerinden...
Ak Ananın, cadıların ve büyücülerin diyarıdır Anatolya
Tanrıların yeryüzünde yürüdüğü, kehanetlerin dilden dile dolaştığı, büyülü yaratıkların yaşadığı topraklardır.
Anatolya ölümcül bir hastalığın pençesi altına düşmüştür. Alacakaranlık Kardeşliği isimli bir topluluk bu hastalığı iyileştirdiklerini söyleyerek kendilerine yandaş toplamaktadırlar, ancak gerçek arzuları görünenden daha karanlıktır.
Yobaz bir tarikatın çatısı altında çocukluğundan beri hapis kalan güzeller güzeli Sahire Peri Hatun, kardeşinden aldığı mektupla Unutulmuş Diyara kaçar. Alacakaranlık burada da ağlarını örmeye başlamıştır. Diyarın koruyucusu Baş Kızıl Cadı Bilge Hatun ve onun oğlu Serkis ile tanışınca hayatı sonsuza kadar değişecektir.
Yeni Törenin birinci yasası,
Hiçbir inanç, hiçbir tanrı hayatın kendisi kadar önemli değildir. Tek bir hayatın var ve bunu en iyi biçimde değerlendirmelisin. Çünkü hayat son bulduğunda geriye kalan toz ve topraktır.
Karanlık Çağın Sonu
Tolya Ananın günlüklerinden...
Ak Ananın, cadıların ve büyücülerin diyarıdır Anatolya
Tanrıların yeryüzünde yürüdüğü, kehanetlerin dilden dile dolaştığı, büyülü yaratıkların yaşadığı topraklardır.
Anatolya ölümcül bir hastalığın pençesi altına düşmüştür. Alacakaranlık Kardeşliği isimli bir topluluk bu hastalığı iyileştirdiklerini söyleyerek kendilerine yandaş toplamaktadırlar, ancak gerçek arzuları görünenden daha karanlıktır.
Yobaz bir tarikatın çatısı altında çocukluğundan beri hapis kalan güzeller güzeli Sahire Peri Hatun, kardeşinden aldığı mektupla Unutulmuş Diyara kaçar. Alacakaranlık burada da ağlarını örmeye başlamıştır. Diyarın koruyucusu Baş Kızıl Cadı Bilge Hatun ve onun oğlu Serkis ile tanışınca hayatı sonsuza kadar değişecektir.
Konu ve kurgu olarak gerçekten sağlam fikirleri olan bir eser. Kendi kültürümüzden öğeleri de konuya gayet güzel bir şekilde yedirmeyi başarmış yazarımız. Kendine has büyü sistemi, kendi dünyası ve kendi yaratıkları var ama bir şekilde özümüze bağlı şeyler olduğundan hiç yabancılık çekmiyorsunuz okurken. Diyaloglar ve karakterler de bayağı oturaklı ve de tumturaklı. Türkçe isim ve ünvanlar kullanılması da ayrı bir hoş olmuş.
Eksiği yok mu peki? Tabi ki var, hangimizin yok ki? Bazı yerlerde yapmaması gereken şeyleri yaparken buluyorsunuz mesela kahramanları. Aklımda kalan en basit örnek ölüm döşeğindeki bir dostlarını hiç vakit kaybetmeden büyülü bir göle götürmeleri gerektiğinden bahseden karakterlerin can çekişen adamın başında 6 sayfa muhabbet etmeleri. Ya da bir paragraf önce bir şeyi unutmamaları gerektiğini üstüne basa basa söyleyen kişinin bir sonraki satır başında bunu unutmasına hayret etmesi gibi... Fakat bunlar çok fazla değil. Yazarın ilk kitabı olduğunu düşünürsek bu gibi hataların çok normal olduğunu siz de kabul edersiniz.
Sonuç olarak keyif alarak okuduğum, konusunu da gayet sağlam bulduğum güzel bir romandı.
Kitap kurgusuyla, tasvirleriyle oldukça güzel. İnsan başladı mı elinden bırakamıyor. İki defa okudum. Anatolya çok güzel, anaerkil bir toplum, kadına duyulan büyük saygı hep beni kendine çeken faktörler oldu. Karakterler çok sağlam... Cadılar, sahireler, araf cadıları, korkunç mahlukatlar... Yazarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. İkinci kitabı dört gözle bekliyorum.
Karton Cilt, 411 sayfa
Şubat2012 tarihinde, Cinius tarafından yayınlandı