Annemde Üç Gün yazmaktan çok yazacağını söylemeye zaman harcayan, başladığı romana devam edeceği yerde başka roman taslakları üzerinde çalışan bir yazarın yazamama macerası üzerine bir roman. Yazmayı beklerken, anılarını, aşklarını, yolculuklarını, ailesini anımsayarak kendine güvenli bir alan yaratmaya çalışan, bir yandan da önündeki masada bir vicdan azabı gibi kendisine bakan beyaz kâğıtla köşe kapmaca oynayan yazarın hikâyesi. Aslında, yeni kitabını bekleyen editörünü yıllarca oyalayan, hayatını da haftaya bitireceğine söz verdiği romanı gibi sürekli erteleyen François Weyergansın otobiyografik portresi.Yazınsal yaratım sürecini, kimi zaman trajik, kimi zaman mizah dolu yaklaşımıyla mükemmel biçimde anlatan roman, son kitabını bekleyen yayncısını ve okuyucularını hayal kırıklığına uğratmadı, 2005 yılında Fransanın en saygın ödüllerinden biri olan Goncourt Edebiyat Ödülünü aldı.
Annemde Üç Gün yazmaktan çok yazacağını söylemeye zaman harcayan, başladığı romana devam edeceği yerde başka roman taslakları üzerinde çalışan bir yazarın yazamama macerası üzerine bir roman. Yazmayı beklerken, anılarını, aşklarını, yolculuklarını, ailesini anımsayarak kendine güvenli bir alan yaratmaya çalışan, bir yandan da önündeki masada bir vicdan azabı gibi kendisine bakan beyaz kâğıtla köşe kapmaca oynayan yazarın hikâyesi. Aslında, yeni kitabını bekleyen editörünü yıllarca oyalayan, hayatını da haftaya bitireceğine söz verdiği romanı gibi sürekli erteleyen François Weyergansın otobiyografik portresi.Yazınsal yaratım sürecini, kimi zaman trajik, kimi zaman mizah dolu yaklaşımıyla mükemmel biçimde anlatan roman, son kitabını bekleyen yayncısını ve okuyucularını hayal kırıklığına uğratmadı, 2005 yılında Fransanın en saygın ödüllerinden biri olan Goncourt Edebiyat Ödülünü aldı.