Ben annemle babamı mutlu etmek için onların dilinden olabildiğince çok konuşuyorum, ama artık onlarda ilk zamanlardaki heyecanı göremiyorum. Tek tek kelimeler söylerken daha mı iyiydi ne? Azıcık bir şeyler söyleyince daha makbul oluyordu galiba. Şimdi her şeyi söylüyorum, her şeyi konuşuyorum, ama ilk zamanlardaki o coşkuyu bulamıyorum. Tamam, yine ben konuştukça, yeni bir şeyler söyledikçe ve onların anlayacağı şekilde uzun cümleler kurunca ilgi gösteriyorlar ve mutlu oluyorlar, ama arada 'bir sussa artık!" der gibi yüzüme bakıyorlarmış gibi geliyor." "'Anne dedi, baba dedi' derken kızım hiç susmaz oldu. Bayağı bayağı cümleler kuruyor. Her an bizi dumura uğratıyor. Laf yetiştiriyor, lafın altında kalmıyor. Hatta olayı aştı, kendini bizden, yaşıtlarımızdan biri gibi görmeye başladı. Bir sabah 'on' düşmesini açıyor, akşam 'offfff' a gelene kadar mola vermeden, es demeden konuşuyor. Kimseyle olmasa kendi kendine koca karılar gibi söylene söylene dolaşıyor ortalıkta. Bazen 'yeter' demek gelse de içimden, o kadar tatlı ki, hiçbir şey yapmıyorum. Ayrıca çocuğun hevesini kırmanın da bir alemi yok değil mi? Böyle durumlarda vardiya değiştiriyoruz Serdar'la, biraz da o konuşuyor ve o dinliyor... Ne yapacağız biz bu küçük cadıyla..."
Ben annemle babamı mutlu etmek için onların dilinden olabildiğince çok konuşuyorum, ama artık onlarda ilk zamanlardaki heyecanı göremiyorum. Tek tek kelimeler söylerken daha mı iyiydi ne? Azıcık bir şeyler söyleyince daha makbul oluyordu galiba. Şimdi her şeyi söylüyorum, her şeyi konuşuyorum, ama ilk zamanlardaki o coşkuyu bulamıyorum. Tamam, yine ben konuştukça, yeni bir şeyler söyledikçe ve onların anlayacağı şekilde uzun cümleler kurunca ilgi gösteriyorlar ve mutlu oluyorlar, ama arada 'bir sussa artık!" der gibi yüzüme bakıyorlarmış gibi geliyor." "'Anne dedi, baba dedi' derken kızım hiç susmaz oldu. Bayağı bayağı cümleler kuruyor. Her an bizi dumura uğratıyor. Laf yetiştiriyor, lafın altında kalmıyor. Hatta olayı aştı, kendini bizden, yaşıtlarımızdan biri gibi görmeye başladı. Bir sabah 'on' düşmesini açıyor, akşam 'offfff' a gelene kadar mola vermeden, es demeden konuşuyor. Kimseyle olmasa kendi kendine koca karılar gibi söylene söylene dolaşıyor ortalıkta. Bazen 'yeter' demek gelse de içimden, o kadar tatlı ki, hiçbir şey yapmıyorum. Ayrıca çocuğun hevesini kırmanın da bir alemi yok değil mi? Böyle durumlarda vardiya değiştiriyoruz Serdar'la, biraz da o konuşuyor ve o dinliyor... Ne yapacağız biz bu küçük cadıyla..."
Karton Cilt, 142 sayfa
2004 tarihinde, Turuncu Medya Yayıncılık tarafından yayınlandı