Uygar dünyanın kadim köklerinde yatar arılar dünyasının sırrı. İdeal toplumun, işbölümünün, örgütlü çalışmanın timsalidir arılar. Benzersiz bir uyum ve dengenin kaynağı olarak görülen arı kovanı, petek gözlerinde soluk alıp veren bir sureti olarak görülür evrenin. Bütün bunların ötesinde, yarattıkları doğal mimarinin eşsiz yapısıyla da göz kamaştıran canlılardır. Tanınmış İspanyol sanat tarihçisi Juan Antonio Ramirez, bu çıkış noktalarını esas alan çalışmasında, arıların kaynaklık ettiği bu etkinin sanattaki ve mimarideki modern eğilimleri nasıl beslediğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Arıların örgütlenmesindeki ve arı kovanlarının meydana getirilmesindeki doğal itkilerin Gaudi, Steiner, Wright, van der Rohe, Le Corbusier gibi yaratıcıların yapıtlarına ne denli güçlü bir esin kaynağı olduğunu irdeliyor. Arıların ve arıcılıkla ilgili metaforların temel olduğu ideolojik, politik, artistik ve mimari yönelimleri şaşırtıcı, engin ve derinlikli bir gözlem gücüyle çözümleyen, öncü nitelikte bir yapıt.
Uygar dünyanın kadim köklerinde yatar arılar dünyasının sırrı. İdeal toplumun, işbölümünün, örgütlü çalışmanın timsalidir arılar. Benzersiz bir uyum ve dengenin kaynağı olarak görülen arı kovanı, petek gözlerinde soluk alıp veren bir sureti olarak görülür evrenin. Bütün bunların ötesinde, yarattıkları doğal mimarinin eşsiz yapısıyla da göz kamaştıran canlılardır. Tanınmış İspanyol sanat tarihçisi Juan Antonio Ramirez, bu çıkış noktalarını esas alan çalışmasında, arıların kaynaklık ettiği bu etkinin sanattaki ve mimarideki modern eğilimleri nasıl beslediğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Arıların örgütlenmesindeki ve arı kovanlarının meydana getirilmesindeki doğal itkilerin Gaudi, Steiner, Wright, van der Rohe, Le Corbusier gibi yaratıcıların yapıtlarına ne denli güçlü bir esin kaynağı olduğunu irdeliyor. Arıların ve arıcılıkla ilgili metaforların temel olduğu ideolojik, politik, artistik ve mimari yönelimleri şaşırtıcı, engin ve derinlikli bir gözlem gücüyle çözümleyen, öncü nitelikte bir yapıt.