1204’ün Nisan’ında Hıristiyan askerleri Filistin’i kurtarma misyonuyla çıktıkları seferde hedeflerine varamadılar ve Avrupa’nın en zengin kenti olan Konstantinopolis’i yağmaladılar. Atina başpiskoposunun erkek kardeşi Nicetas Choniatesbu katliamı görgü tanığı olarak nakletti. Muhteşem bir kilise olan Aya Sofya’nın (Kutsal Bilgelik) görkemli hazineleri paramparça edilerek askerlere dağıtıldı. Ganimetleri götürmek için katırları kilisenin kalbine kadar soktular. Büyüler ve zehirlerle uğraşan bir fahişe, başpiskoposun kürsüsüne çıkıp müstehcen şarkılar söyleyerek dans etti. Askerler kendilerini Tanrı’ya adamış olan rahibeleri yakalayıp tecavüz ettiler. ‘Oh, ölümsüz Tanrım’ diye ağladı Nicetas, ‘insanların ıstırabı ne kadar büyüktü’.
Ortaçağ savaşlarının iğrenç gerçekleri Konstantinopolis’in üzerine çöktü ve büyük bir imparatorluğun merkezi mahvoldu. Yağmalanmış kentte insandan çok kitap bulunmaktaydı. Roma İmparatoru Büyük Konstantin tarafından MS 330 yılında kurulduğundan bu yana, 874 yıldır Konstantinopolis ilk kez yağmalanıyordu. Halk kendini hâlâ Romalı olarak görüyordu ve kent antik dünyanın edebi hazinelerini mirası olarak saklıyordu.
YAĞMADAKİ HAZİNE
Bu hazineler arasında antik dünyanın en büyük matematikçisi ve gelmiş geçmiş en büyük düşünürlerden birinin eserleri de bulunuyordu. Pi sayısının değerini yaklaşık olarak hesaplamış, ağırlık merkezleri teorisini geliştirmiş, Newton ve Leibniz’den 1800 yıl önce kalkülüsün (sayı sayma bilimi) gelişimine doğru adımlar atmıştı: Adı Arşimet’ti. Kentin yağmalanması sırasında yok olan yüz binlerce kitaptan farklı olarak Arşimet’in metinlerinin bulunduğu üç kitap da kurtuldu. ‘Arşimet’in Elyazmaları’, işte bu metinlerin hikâyesi… Kitapta Stanford Üniversitesi’nde Antik Bilimler Profesörü Reviel Netz ve Walters Sanat Müzesinin El Yazmaları ve Nadir Kitaplar küratörü William Noel Arşimet’im palimpsestinin olağanüstü macerasını, Arşimet’in keşifleriyle birlikte anlatıyorlar.
1999 yılında günışığına çıkan Arşimet’in palimpsestini (silinmiş eski parşömen ya da kâğıt) okuyabilmek için dört yıl boyunca en son görüntüleme ve röntgen tekniklerinin kullanıldığı yoğun bir çalışma gerekmiştir. ‘Arşimet’in Elyazmaları’nda aynı zamanda bu teknikler de anlatılmakta. Yeni keşfedilen bu elyazmaları, modern bilim tarihini değiştirecek nitelikte.
BİLİMSEL DEVRİMİN HAZILAYICISIYDI
Modern bilimin başlangıcı Galileo Galilei kabul edilir. Ancak Arşimet’in keşfedilen son elyazmaları bu tarihi çok daha eskiye götürecek gibi gözüküyor. Galileo’nun ‘İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog’ adlı kitabın basıldığı 1638 tarihinde Arşimet tam olarak 1850 yıl önce ölmüştü. Aslında bu çok uzun bir süre, ama yine de Galileo, Arşimet’e çok şey borçludur. Arşimet’i çoğumuz suyun kaldırma kuvvetini bulan kişi olarak biliriz. Oysa Galileo esas olarak Arşimet’in bıraktığı yerden başlamış ve Yunanlı selefinin belirlediği yönde ilerlemiştir. Bu yalnızca Galileo için değil ‘bilimsel devrim’ olarak nitelendirilen buluşların büyük isimleri olan Leibniz, Huygens, Fermat, Descartes ve Newton gibi bilim adamları için de geçerlidir. Onların hepsinin Arşimet’in çocukları olduğunu öğreniyoruz bu elyazmalarından. Bilimsel devrim Newton ile mükemmelliğe ulaşmış ve bu tamamen Arşimet’in formunda gerçekleşmiştir. Newton saf, zarif temel prensiplere dayanarak ve yalın geometri uygulayarak evreni yöneten kanunları ortaya çıkarmıştır. Bilim dünyasındaki bunu takip eden gelişmeler Newton -yani Arşimet- metotlarını genelleme arzusunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Modern bilimin yaratıcıları Arşimet’ten şu iki prensibi öğrendiler:
- Sonsuzluğun matematiği
- Matematiksel modellerin fiziksel dünyaya uygulanması
Palimpsest sayesinde Arşimet’in çalışmalarının bu iki yönü hakkında artık çok daha fazla şey biliyoruz. Sonsuzluğun matematiği ve matematiksel modellerin fiziksel dünyaya uygulanması kavramları, birbirleriyle çok yakından bağlantılıdır. Bunun nedeni, fiziksel gerçekliğin anlık hareket eden sonsuz küçük kuvvet titreşimlerinden oluşmasıdır. Bu nedenle, bu kuvvetlerin sonuçlarını bulabilmek için her biri sonsuz küçüklükteki sonsuz sayıda ‘titreşimi’ toplamamız gerekir. Bu son derece şaşırtıcı bir şeydir; sonsuzluk matematiğinin hiçbir pratik uygulaması olmayan bir tür hayal ürünü olduğunu düşünüyor olabiliriz; ne de olsa, günlük yaşamda karşılaşılabilecek bir sonsuzluk olgusu olmadığını düşünebiliriz. Ama sonsuzluk matematiği bilimin en işlevsel araçlarından biridir. Öylesine önemlidir ki genellikle kısaca ‘kalkülüs’ olarak adlandırılır.
Matematiğin kalkülüs yoluyla fiziksel dünyaya uygulanışının denklem olarak belirtilmesi de, modern bilimdir. Özellikle Newton, gezegenlerin davranışlarını hesaplarken kalkülüsü örtülü bir biçimde kullanarak geleceğin bilimine ilham kaynağı olan müthiş bir sonuç elde ederken aslında Arşimet kavrayışını uygulamıştır. Arşimet, kalkülüsün oluşumuna herkesten daha çok katkıda bulunmuş ve matematiğin fiziksel dünyaya uygulanmasına öncülük etmiş olduğundan, Batı biliminin Arşimet’e atıf yapılan bir dizi dipnottan ibaret olduğu söylenebilir. Böylece Arşimet’in gelmiş geçmiş en önemli bilim adamı olduğu da ortaya çıkmış olur.
BİLİMİN BİLİNMEYENLERİ
Arşimet’in etkisi yalnızca bilimsel içeriğiyle de sınırlı değildir; yazılarında özel bir nitelik vardır. Okuyucuları sık sık umulmadık, enfes bir bağdaştırma sürpriziyle karşılaşırlar. İki ayrı konu arasındaki ilişkiyi zarif, beklenmedik bir şekilde ortaya koymak, Arşimet’in yazım özelliğiydi ve kendisinden sonra gelen bilim adamlarının ondan bu denli etkilenmesinin ana nedeni; eserlerinin son derece keyifle okunmasıydı. Daha sonraki matematikçilerin hepsi, doğrudan ya da dolaylı biçimde Arşimet’in sürprizlerini ve zarafetini taklit etmeye çalıştıklarından, bir matematikçinin bilimsel eserinde neyi amaçlaması gerektiğine dair bakış açımızı da Arşimet örneği şekillendirmiştir. Arşimet palimpsestinin keşfi, Arşimet’in modern sonsuzluk kavramına ne kadar yakın olduğunu ilk kez görmemizi sağladı ve buradan matematik tarihinin temellerini sarsacak keşifler ortaya çıktı. Örneğin Arşimet’in kombinasyonlar matematiği üzerine çalıştığını bu palimpsesten biliyoruz.
Kitapta aynı zamanda Arşimet’in yaşadığı dünya da detaylı olarak anlatılmış. İkinci Dünya Savaşı modern çağ için ne ise, II. Kartaca Savaşı da antik çağda aynı etkiyi yaratmıştı. Akdeniz’in jeopolitiğini alt üst eden, benzeri yaşanmamış ölçüde dehşet verici bir yıkımdı. Bir süre için Hannibal Roma’yı fethedecekmiş gibi oldu, ancak Roma ayakta kaldı ve savaştan öylesine güçlenmiş bir şekilde zaferle çıktı ki, bütün Akdeniz onun insafına kaldı. Yunan devletleri bağımsızlıklarını kaybetmiş, Arşimet’in temsil ettiği medeniyet aşağılanmıştı. Siraküza’nın düşmesi savaşın önemli dönüm noktalarından biri oldu. Batı Akdeniz’in önde gelen bu Yunan kenti, Kartacalılarla müttefik olmak gibi yanlış bir stratejik karar vermişti. Uzun bir kuşatmanın ardından Arşimet’in kurmuş olduğu ve savaş sırasında yenilemeyen savunması ihanete yenik düştü. Nasıl olduğunu bilemiyoruz ancak, Arşimet öldü. Antik çağda hiç kimse ‘Arşimet milattan önce 212 yılında öldü’ diye bir not düşmedi. Ama biz şimdi Newton fiziği uygulayarak bu gökyüzü olaylarının tarihini hesaplayabiliyoruz ve bu hesaplamalarla antik çağ kronolojisindeki nirengi noktalarını elde ederek antik çağ ile modern çağ arasındaki temel eşdeğerliği oluşturuyoruz. Arşimet’in ölüm tarihinin saptanmasını bile onun sayesindeki bilime borçluyuz.
‘Arşimet’in Elyazmaları’, gerek tarihsel gerek bilimsel içeriğiyle bütünsel bir kitap. Modern bilimin başlangıcını merak edenler için zevkle okunacak bir kitap.
1204’ün Nisan’ında Hıristiyan askerleri Filistin’i kurtarma misyonuyla çıktıkları seferde hedeflerine varamadılar ve Avrupa’nın en zengin kenti olan Konstantinopolis’i yağmaladılar. Atina başpiskoposunun erkek kardeşi Nicetas Choniatesbu katliamı görgü tanığı olarak nakletti. Muhteşem bir kilise olan Aya Sofya’nın (Kutsal Bilgelik) görkemli hazineleri paramparça edilerek askerlere dağıtıldı. Ganimetleri götürmek için katırları kilisenin kalbine kadar soktular. Büyüler ve zehirlerle uğraşan bir fahişe, başpiskoposun kürsüsüne çıkıp müstehcen şarkılar söyleyerek dans etti. Askerler kendilerini Tanrı’ya adamış olan rahibeleri yakalayıp tecavüz ettiler. ‘Oh, ölümsüz Tanrım’ diye ağladı Nicetas, ‘insanların ıstırabı ne kadar büyüktü’.
Ortaçağ savaşlarının iğrenç gerçekleri Konstantinopolis’in üzerine çöktü ve büyük bir imparatorluğun merkezi mahvoldu. Yağmalanmış kentte insandan çok kitap bulunmaktaydı. Roma İmparatoru Büyük Konstantin tarafından MS 330 yılında kurulduğundan bu yana, 874 yıldır Konstantinopolis ilk kez yağmalanıyordu. Halk kendini hâlâ Romalı olarak görüyordu ve kent antik dünyanın edebi hazinelerini mirası olarak saklıyordu.
YAĞMADAKİ HAZİNE
Bu hazineler arasında antik dünyanın en büyük matematikçisi ve gelmiş geçmiş en büyük düşünürlerden birinin eserleri de bulunuyordu. Pi sayısının değerini yaklaşık olarak hesaplamış, ağırlık merkezleri teorisini geliştirmiş, Newton ve Leibniz’den 1800 yıl önce kalkülüsün (sayı sayma bilimi) gelişimine doğru adımlar at... tümünü göster
Son zamanlarda en keyif alarak okuduğum, gerçek bir maceranın sürükleyici hikayesi. Arşimet'in notlarının son kopyalarından birinin 10. Yüzyıl'da İstanbul'da başlayan yolculuğu. Eldeki verilere ve bilimsel araştırmalara göre bu ''palimpsest'in keşfedilen yolculuk haritası. El yazmasının son sahibine geçtikten sonra akademik dünyada gerçek anlamda şifrelerinin ortaya çıkarılması için verilen mücadele. Arşimet'in notlarını çözmek için yine Arşimet'in prensiplerinden yola çıkılarak ulaşılan sonuçlar. Henüz devam etmekte olan bir serüven. Bilime ilgili duyanlar için kaçırılmayacak bir kitap. Çocukluğumuzda hamam'dan çıkıp elinde tas '' Evreka'' figürüyle özdeşleştirdiğimiz bu eşsiz adamın Dünya'ya 2200 yıl öncesinden inanılmaz katkıları... Kitabı okumam uzun sürmezdi ama bazen olur ya bitmesini istemezsiniz benimki de o hesap oldu. Kitap dostlarına selamlar...
Karton Cilt, 326 sayfa
Haziran2012 tarihinde, Alfa Yayınevi tarafından yayınlandı