“ Allah Kimseyi Mizahçısız bırakmasın...
İnsanlık, tarihi boyunca bu gerçeği kaç kez yaşamıştır kimbilir!.. İşler ne zaman sarpa sarmışsa bir ülkede, yöneticiler mizaha düşman olmuşlardır hemen. Mizaha yasaklar getirerek de sarpa sardıkları işleri düzeltememişlerdir kesinlikle... Örneğin Nasrettin Hoca ile başedebilecek bir güç, gerçekten var mıdır acaba yeryüzünde? Aziz Nesin de, bizce, demokrasimizin emniyet sübabı bir yeni Nasrettin Hoca’dır. CHP’nin tek parti iktidarı döneminde paşalar diktatörlüğü sırasında Marko Paşa’nın tanıştırdığı bir yeni Nasrettin Hoca... Oysa şimdi bir savcı onu astırmak istiyor... Tam da, şeriatçıların onu diri diri yakmak istedikleri şu günlerde...Kendisini diri diri yakmak isteyenlerin tahrikçisi suçlamasıyla... Tanrı, Aziz Nesin’leri bizden eksik etmesin inşallah...Demokrasimizin güvencesi çünkü onlar. Bırakalım eleştirsinler, bırakalım sürekli uyarsınları bizleri... Bu nedenle, yüzbinlerce basılacak bir kitap yayımlama olanağını yakalayınca, Aziz Nesin’le ilgili anılarımı anımsadım. Daha nice yüzbinlerce kitaba inşallah...”
(Önsöz'den)
"Aziz Nesin'in kendine dert edinmediği hiçbir toplumsal sorunumuz yoktur doğrusu. Örneğin, 1970'li yılların başlarında, gazetelerde, Edirne'deki bir genelevin, içindeki sekiz sermaye kadınla birlikte kiraya verilmek üzrere bir mahkeme tarafından açık artırmaya çıkarıldığı ilanını görünce, dehşet içinde kalmış ve iki gazeteci arkadaşıyla birlikte, adliyedeki açık artırmada bulunmak üzrere o gün Edirne'ye gitmiştir. 'Yirmibirinci yüzyılın ikinci yarısında, uygar sanılan bir ülkede, sekiz kadının mahkeme kararıyla ve mahkeme aracılığıyla sermaye olarak kiraya verilmek üzere açıkartırmaya çıkarılması' gerçekten kolay kolay inanılacak gibi değildir. Ne var ki, İstanbul'dan gazetecilerin de geldiği duyulunca yargıç ve öteki görevliler açıkartırmayı erteletmişlerdir. Sonra da, bu olayı yazdığı için Aziz Nesin hakkında, 'Adliyeyi küçük düşürdüğü' suçlamasıyla dava açılmıştır hemen. Üstelik, yargıç da:
'Siz genelevdeki kadınların avukatı mısınız?' diye terslemiştir, daha ilk duruşmada."
“ Allah Kimseyi Mizahçısız bırakmasın...
İnsanlık, tarihi boyunca bu gerçeği kaç kez yaşamıştır kimbilir!.. İşler ne zaman sarpa sarmışsa bir ülkede, yöneticiler mizaha düşman olmuşlardır hemen. Mizaha yasaklar getirerek de sarpa sardıkları işleri düzeltememişlerdir kesinlikle... Örneğin Nasrettin Hoca ile başedebilecek bir güç, gerçekten var mıdır acaba yeryüzünde? Aziz Nesin de, bizce, demokrasimizin emniyet sübabı bir yeni Nasrettin Hoca’dır. CHP’nin tek parti iktidarı döneminde paşalar diktatörlüğü sırasında Marko Paşa’nın tanıştırdığı bir yeni Nasrettin Hoca... Oysa şimdi bir savcı onu astırmak istiyor... Tam da, şeriatçıların onu diri diri yakmak istedikleri şu günlerde...Kendisini diri diri yakmak isteyenlerin tahrikçisi suçlamasıyla... Tanrı, Aziz Nesin’leri bizden eksik etmesin inşallah...Demokrasimizin güvencesi çünkü onlar. Bırakalım eleştirsinler, bırakalım sürekli uyarsınları bizleri... Bu nedenle, yüzbinlerce basılacak bir kitap yayımlama olanağını yakalayınca, Aziz Nesin’le ilgili anılarımı anımsadım. Daha nice yüzbinlerce kitaba inşallah...”
(Önsöz'den)
"Aziz Nesin'in kendine dert edinmediği hiçbir toplumsal sorunumuz yoktur doğrusu. Örneğin, 1970'li yılların başlarında, gazetelerde, Edirne'deki bir genelevin, içindeki sekiz sermaye kadınla birlikte kiraya verilmek üzrere bir mahkeme tarafından açık artırmaya çıkarıldığı ilanını görünce, dehşet içinde kalmış ve iki gazeteci arkadaşıyla birlikte, adli... tümünü göster
Aziz Nesin'in bilinmeyen yönlerini, başına gelen "Nesin'lik" olayları yakınındaki bir isim olan Demirtaş Ceyhun çok güzel aktarmış.
Keyif alarak okudum, Aziz Nesin'e dair bilmediğim birçok özelliğini öğrenme fırsatım oldu. Bazı anılarına gülerken kimilerinde de duygulandım, bazı noktalarda kendisine kızmadım da değil hani. Altını çizdiğim çok satır oldu.
Yazı karakterleri okunma açısından rahattı. Dili sohbet kıvamında zaten akıp gidiyor
Karton Cilt, 159 sayfa
1994 tarihinde, AD Yayıncılık tarafından yayınlandı