Bir gün öyle biri çıkar ki karşına konuşamazsın. Şuranda bir çocuk koşuşturmaya başlar. Sonra tam konuşmayı öğrenirsin,tam ona "hadi gel biz olalım" demek istersin...Gider! Hem de öyle bir gider ki tüm harflerini de yanında götürür. Sonra ne olur biliyor musun çocuk? Sana konuşmasını öğreten hayat susmasını da öğretir.
Bir gün öyle biri çıkar ki karşına konuşamazsın. Şuranda bir çocuk koşuşturmaya başlar. Sonra tam konuşmayı öğrenirsin,tam ona "hadi gel biz olalım" demek istersin...Gider! Hem de öyle bir gider ki tüm harflerini de yanında götürür. Sonra ne olur biliyor musun çocuk? Sana konuşmasını öğreten hayat susmasını da öğretir.
Sürükleyici, akıp giden, sizi içine çeken bi kitap..
çoook beğenmedim ben daha doğrusu kitabın adı ile ilişkilendiremedim
Aşk ve aşka dair işlenen ve sanki üzerine master yapmış bir doktorun aşk üzerine felsefesine şahit oluyoruz. Zaman zaman bildiğimiz şeyler bunlar deyip bir kenara atsakta , o boşluğu yakaladığı anda kelimelerin etkisi üzerimizde oluşabiliyor. Bir çok alıntı yapılabilecek satırı mevcut ama beni benden eden 3 alıntısı var Uğur Babat'ın.
" Bazıları terk edildiği için değil sevdiği için yalnızdır."
diyen yazar farklı bir bakış açısı sunmaya zorlamış okuyucularına.
"Aşk ; zamansız öldürülmüş bir sevginin ağlama şeklidir."
aşkı burada ulaşılamayan olarak yine farklı kelimelerle ifade edişi çok hoştu. Vaktinde öldürülseydi biz buna aşk demezdik zaten.
"Bana -seni seviyorum- demeyin artık.
Çünkü beni kim sevse hep aynısı olurdu. Önce çok severlerdi sonra çocuk yüreğimi yanlarına alıp ruhumu annesiz bırakıp giderlerdi."
Asıl alıntıyı paylaşmıyorum ,aslında üşeniyorum. O da bizim kelebeklere yüklediğimiz ve her şeyi kederlendirmedeki bakış açımızın eleştirilmesiyle oluşuyor. Takdir ettiğim bir hikaye ve düşünce oldu.
Çerez niyetine duygularına ağırlık verenler için okunabilecek bir kitap.
Karton Cilt, 174 sayfa
Ekim2013 tarihinde, karatay akademi tarafından yayınlandı