Yüreğim! Unutacağız onu!
Sen ve ben bu gece!
Sen verdiği sıcaklığı unut
Işığı unutacağım ben de!
Başarınca söyle n'olur
Söyle ki hemen başlayayım!
Çabuk! Yoksa sen oyalanırken
Ben onu hatırlayacağım!
------
'İngiliz dilinde yazan kadın şairlerin en büyüğü Dickinson'un bizi götürdüğü dünya parmak uçlarımızda yürümeği gerektirir.
...heyecanlanarak ve ürkerek, önümüzde beliren gizemler karşısında görkemin ve dehşetin, yaratılışın iki ucunun arasında gidip geliriz, tıpkı şairin bir zamanlar yapmış olduğu gibi'
Yüreğim! Unutacağız onu!
Sen ve ben bu gece!
Sen verdiği sıcaklığı unut
Işığı unutacağım ben de!
Başarınca söyle n'olur
Söyle ki hemen başlayayım!
Çabuk! Yoksa sen oyalanırken
Ben onu hatırlayacağım!
------
'İngiliz dilinde yazan kadın şairlerin en büyüğü Dickinson'un bizi götürdüğü dünya parmak uçlarımızda yürümeği gerektirir.
...heyecanlanarak ve ürkerek, önümüzde beliren gizemler karşısında görkemin ve dehşetin, yaratılışın iki ucunun arasında gidip geliriz, tıpkı şairin bir zamanlar yapmış olduğu gibi'
sadece lirik tarzından hoşlanan biri olarak bu kitaptaki ölüm temasına rağmen yazarı sevdiğimden kitabı da seviyorum. şiir deyince aklıma sadece aşk geliyor, ne pastoral,ne epik,ne didaktik,ne satirik, ne de dramatik tarzda olan hiç bi şiir kitabını almadım. aklıma geldiği kadarıyla bi emily' yi bide furuğ'yu severim.
bu kitapta tema bana kalırsa sadece ölüm. üstelik ölmemiş bi ölüm. önsöz de yazılanlara göre emily 23 yaşında babasının ziyaretinden dönerken bir şairle tanışmış. (charles wadsworth) bi gönül ilişki yaşamamışlar (emily hiç evlenmemiş) birbirlerini sadece 3 kez görmüşler ama derinden bi bağlılık hissetmiş.(bana kalırsa bu sevgi ihtiyacıydı çünkü emily bitişikteki kardeşinin evine bile nadir gidermiş. misafirlerden kaçarmış.) wadsworth, california'ya gitmeye karar vermesiyle tahminimce onu öldü kabul etti.
zaten stephen whicher'in dediğine göre 'emily yalnızca imkansız aşklara kapılırmış buda baba figürü aramasının sonucuymuş'...üstün dökmen'de bi makalesinde baba-kız yakınlığının çok önemli olduğunu anlatmıştı...
son olarak kitabın başlığının geçtiği şiiri yazıyım. çok kısa..
aşk-yaşamdan önce gelir-
ölümden-sonra
yaradılışı başlatır
ve dünyanın yandaşıdır
Kadınların yazması kayıt tutması kendini tarihin bir öznesi haline getirmesi konusunda bilinçli bir taraflılığa sahip olduğumu belirtmem gerekir. en kötüsü bile olsa bir kadının özellikle böyle bir eril dünyada kadının yazması, sesini duyurması, duygularını ifade etmesi gerektiğini, var olduğunu göstermesi gerektiğini ve bunu yapmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Emily Dickinson'un kitap başlığına katılmasam da aşkı hislerini böylesine derin yaşayıp ifade etme gücüne hayran kaldım. hayatımdaki en etkilendiğim kitap değil belki ancak çok etkileyen yerleri oldu. Böyle kadınların olması, yazması, tarihe kaydolması güzel bir şey. umarım bizden de çokça çıkar.
Ciltli, 223 sayfa
Kasım2011 tarihinde, Oğlak Yayıncılık tarafından yayınlandı