Usta yönetmen Halit Refiğin üçü film olarak izleyiciyle buluşmuş, biri de henüz buluşmamış dört filminin özünü yakalama şansını okuyucularımıza sunmaktan gurur duyuyoruz. Hanım, İki Yabancı, Köpekler Adası ve Elveda Burgaz adlı senaryoları okurken sinemanın büyüsünü daha yakından hissedecek, beyazperdenin arkasına geçeceksiniz. Çok farklı filmler olarak görünen bu dört eseri birleştiren kavramlar var. Onlar da kitaba adını veriyor: Aşk ve Ölüm Senaryoları.Halit Refiğ kitapta yer alan filmleri bir üçleme ya da dörtleme olarak tasarlamamış aslında. Her biri ayrı zamanlarda, farklı motivasyonlarla filme çekilmiş. Hikâyeleri birbirinden bağımsız ve değişik. Ama daha önce de söylediğimiz gibi aşk ve ölüm kavramları onları birleştiriyor. Dünya da bu iki tema çevresinde dönmüyor mu zaten? Kendini bildi bileli hayatın gerçeğini merak eden usta yönetmenin bu temalardan uzak kalması düşünülemezdi elbette. Filmlerin senaryoları kadar ilgi çekici olan bir şey daha var, o da yönetmenin her senaryonun önünde filmlerde aşk ve ölüm kavramlarının ne şekilde işlendiğini okuyucuyla paylaşması, yani filmlerin oluşum hikâyesini de anlatması. İşin özü belki de Halit Refiğin şu sözlerinde saklı: Ben aşkı Doğuda tanıdım, Batıda ölümü gördüm. Sinemanın büyüsünün edebiyatın içine işlediği, edebiyat ile sinemanın vazgeçilmez dostluğunun bir kez daha ortaya çıktığı bu çalışma sadece sinemaseverlerin değil tüm okurların ilgisini çekecektir kuşkusuz.
Usta yönetmen Halit Refiğin üçü film olarak izleyiciyle buluşmuş, biri de henüz buluşmamış dört filminin özünü yakalama şansını okuyucularımıza sunmaktan gurur duyuyoruz. Hanım, İki Yabancı, Köpekler Adası ve Elveda Burgaz adlı senaryoları okurken sinemanın büyüsünü daha yakından hissedecek, beyazperdenin arkasına geçeceksiniz. Çok farklı filmler olarak görünen bu dört eseri birleştiren kavramlar var. Onlar da kitaba adını veriyor: Aşk ve Ölüm Senaryoları.Halit Refiğ kitapta yer alan filmleri bir üçleme ya da dörtleme olarak tasarlamamış aslında. Her biri ayrı zamanlarda, farklı motivasyonlarla filme çekilmiş. Hikâyeleri birbirinden bağımsız ve değişik. Ama daha önce de söylediğimiz gibi aşk ve ölüm kavramları onları birleştiriyor. Dünya da bu iki tema çevresinde dönmüyor mu zaten? Kendini bildi bileli hayatın gerçeğini merak eden usta yönetmenin bu temalardan uzak kalması düşünülemezdi elbette. Filmlerin senaryoları kadar ilgi çekici olan bir şey daha var, o da yönetmenin her senaryonun önünde filmlerde aşk ve ölüm kavramlarının ne şekilde işlendiğini okuyucuyla paylaşması, yani filmlerin oluşum hikâyesini de anlatması. İşin özü belki de Halit Refiğin şu sözlerinde saklı: Ben aşkı Doğuda tanıdım, Batıda ölümü gördüm. Sinemanın büyüsünün edebiyatın içine işlediği, edebiyat ile sinemanın vazgeçilmez dostluğunun bir kez daha ortaya çıktığı bu çalışma sadece sinemaseverlerin değil tüm okurların ilgisini çekecektir kuşkusuz.