Ateşin Şarkısı

Canim Tess yaa. Yine muhtesem bir kitap yazmis. Hikayenin kurgulanisi, gecmis ve gunumuzun muzikle harmanlanisi cok guzeldi. Genelde soykirim uzerine yazilan kitaplar Polonya ve Almanya uzerine oldugundan Italyan yahudileri hakkinda cok bilgiye denk gelmemistim. Bu kitabi buna bir bakis atmama olanak sagladigi icin daha bir sevdim. Ayrica kitap bildigimiz Tess'in imzasi olan Rizzoli serisi gibi tibbi ve polisiye acisindan cok baskin bir kitap degil, cok daha farkli ama yine de okunasi.

Kitabın arka kapağını okuduğumda beni korku ağırlıklı bir romanın beklediğini düşünmüştüm ancak karşıma dram çıktı.Kitap günümüzde yaşayan müzisyen Julia ile 1940larda yaşamış müzisyen Lorenzo üzerinden kurgulanmış. Julia'nın hayatı Romadaki konserinden sonra girdiği bir antikacı dükkanında rastladığı incendio isimli besteyi almasıyla bambaşka bir yöne doğru ilerler.Besteyi çalmaya başladığı ilk anda 3 yaşındaki kızı Lily, kendisine ciddi şekilde saldırır. Julia her ne kadar bestenin kızını kötü etkilediğini düşünse de etrafındakiler julianın akıl sağlığında bir sorun olduğunu düşünerek onu hastaneye yatmaya ikna ederler. Ancak Julia bu uğursuz bestenin bestecisini bulmak için herkesten gizli Venedik'e gider ve kendisini büyük bir dramın, büyük bir tehlikenin içinde bulur...Lorenzo ise Venedik'te 1943-1944 yıllarında tutuklanıp ölüm kamplarına sürülen yaklaşık 250 Yahudiden sadece biri.O bir müzisyen bir deha ... O yıllarda ailesiyle başına gelenler ve yaşadıkları insanı derinden etkiliyor. Alışılmış Tess tarzından oldukça farklı bir roman ben çok beğendim oldukça da etkilendim.

Polisiye bekliyorsanız biraz kenara çekilin. Bir bestenin peşinden ne gibi bir hikaye doğabileceğini yazar çok güzel anlatmış. İki ayrı olay döngüsünde bir tarafta bir gizem diğer tarafta ise dram var. Julia çaldığı bestenin nelere sebep olabileceğini , neleri açığa çıkaracağının haberinde değil. Diğer yandan ise besteci Lorenzo ikinci dünya savaşı zamanında Venedik'te ki Yahudilerin yaşamlarına bir parça ışık yakmış.
Benim açımdan kitabın sonuna doğru oluşan bilinmezlik biraz polisiye katabilir olsada bu yüzeysel geçilmiş. Buna rağmen derim ki okuyun.....
Tarihsel not kısmında ki cümle her zamana her millete uyarlanabilir. ''Yavaşça ısıtılan tencerede kaynayan kurbağa misali,çoğu İtalyan Yahudisi bu zorlu şartlara uyum sağlayıp hayatlarına devam etmişler.'' Ta ki bir gece sirenler eşliğinde gözaltına alınıp, toplama kampına götürülene dek.....

Tess'in romantik polisiye ya da dedektif romanlarından farklı bir tarzı var. Yazarın alıştığım tarzının dışına ilk kez bu kitapla çıktım. Çok başarılıydı ve okumak yine çok büyük bir keyifti.

Alışılmışın dışında bir Tess kitabı.. Sonunda yine yok artık dedirtti ama bu sefer korku değil de dram yüklüydü kirap.. Tek pişmanlığım keşke hamileyken okumsaydım :)

Kitabın müzikle birleştirilmesi güzel olmuş.Akıcı bir kitaptı.Boş zamanınızda okuyabilirsiniz.

Tess Gerrıtsen yine harika bir polisiye roman yazmış. Her ne kadar #rizzoli #isles serisi ile bağlantılı olmasa da yine de tıbbi olaylar ön planda bir konu akışı vardı. Keman müzisyen anne bir gün çok eski karakalem şeklinde not alınmış bir besteyi çalar ve üç yaşındaki kızı saldırgan tavırlar sergilemeye başlar. Olayların akışı ve final yine yazarın şanına yakışır bir ters köşe sonu ile neticelenir. Okumaktan her daim keyif aldığım yazar, herkese de tavsiye ederim. Tüm kitaplarını satın alıp okuyup bitirmiş olmanın verdiği keyifle @tess.gerritsen

Polisiyenin kraliçesi bu romanda sınırlarını aşmış. Kendi tarzından ayrı bir konuyu sanki hep bu tarz yazıyormuş gibi bir kolaylık ve güzellikle sunmuş bizlere. Her zamanki gibi sürükleyici ve merak uyandırıcıydı.
Tess Gerritsen'in en iyi kitabı olmaya aday harika bir romandı.